Türkiye’de «Mera Sorunu…»


 

Çölleşmeye Gitmeden Çözüm Bekliyor!

 

Türkiye’de meralar halen süren bir bozulma ve küçülme süreci içinde. Bu küresel iklim değişikliğine ve erozyona katkı veriyor.

Diğer yandan meralar geriledikçe hayvansal üretim ancak hammaddeleri büyük ölçüde ithal edilen yoğun yemle yapılabiliyor. Bu da maliyet, döviz gereksinimi, çok su isteyen yem bitkilerinin üretimi için gerekli suyun çıkarılmasının getirdiği enerji ve bunun üretiminin ekolojik etkileri, kesif yemle üretilmiş hayvansal ürünlerin sağlık açısından getirdiği problemler, büyük hayvancılık işletmelerinin getirdiği ekolojik ve sosyal problemler gibi çok değişik ve çok boyutlu problemler ortaya çıkarıyor.

Bütün bu sorunların aşılması için meraların geliştirilmesi gerektiriyor.

 

Peki nasıl?!

© photocredit

Acil duyuru:
Yarın, yani 7 Aralık 2017 Perşembe yapacağımız « Başka Bir Mera Mümkün mü? » başlıklı konferans ve paneli bugün Ege Üniversitesi rektörlüğünün izin vermemesi üzerine iptal etmek zorunda kaldık. Bornova’da başka bir salon şu anda bulamadık. İki hafta önce resmi yazışma ile Ziraat Fakültesinden izin almıştık. Rektörlüğün etkinliğe bir gün kala izin vermeyeceği aklımıza hiç gelmedi. İleride bu etkinliği üniversite dışında tekrar düzenlemeyi düşünüyoruz. Saygılarla.
Tarım Ekonomisi Derneği adına
Tayfun Özkaya

***

Lire la suite

Hükümetin Sun Tzu Stratejisi: Zeytinliklerle ilgili maddeleri geri çek…


 

Mera ve Kıyıları yine yok edecek diğer maddeleri bırak!

☯ Savaş; Devlet için hayatî bir öneme haizdir. Yaşam ve Ölüm; Hayatta kalma veya hüsrana uğramaya kadar uzanan yolun derinliğine irdelenmesi zorunludur.

☯ Düşmana zor kullanarak diz çöktürmek maharet değildir. Asıl maharet tek damla kan dökmeden boyun eğdirmektir.

☯ Savaşın beş kuralı vardır: Ölçme, değerlendirme, hesaplama, kıyaslama ve zafer. Mevzi ölçmeyi, ölçme değerlendirmeyi, değerlendirme hesaplamayı, hesaplama kıyaslamayı, kıyaslama ise zaferi doğurur

☯ Kurnazlık ve gizlilik sayesinde görünmez ve duyulmaz olmak, düşmanın kaderini elde tutmanın yöntemidir.

☯ Stratejisi olmayanları sadece yenilgi bekler.

☯ Başarılı bir hareket ; başına vurulduğunda kuyruğu ile, kuyruğuna vurulduğunda başı ile, orta kısmına vurulduğunda hem başı, hem kuyruğu ile hareket eden hızlı bir yılan gibi olmalıdır.

☯ Savaş için en güçlü olduğunuzda,kendinizi güçsüz göstermeli,kuvvetlerinizi harekete geçirirken hareketsizmiş gibi durmalı,düşmana yaklaştığınızda,uzakta olduğunuz izlenimi vermeli,uzakta olduğunuzdaysa düşmanın burnunun dibinde olduğunuza düşmanı inandırmalısınız.

☯ Savaşta sürat ana silahtır. Düşmanın hazır olmadığı anı kollayın. Beklenmedik yollardan geçip, korunması ihmal edilmiş noktalardan vurun.

☯ Belirgin bir anlaşmayla gelmeyen barış önerisi tuzak belirtisidir

Sun Tzu
Savaş Sanatı
(M.Ö. 6. Yy)

***

Lire la suite

«Altın Avcıları» Zeytinine El Koyuyor Ey Millet…


 

«Üç Maymunları» mı Oynayacaksın?!

⚠ ⛔ Zaman giderek daralıyor. TBMM önümüzdeki günlerde zeytinliklerin yok edilmesinin önünü açacak bir yasa görüşecek. İktidar halkı kandırma operasyonlarını aralıksız sürdürüyor. Tarım Bakanlığı doğrudan kendisini ilgilendiren bir konuda sessiz.

⚠ ⛔ Bir sır değil, kamu yararı var diye bugüne kadar ne kadar güzellikler, doğal varlıklar varsa yok edildi. Yıllardır altın madeninden ülkenin köşeyi döneceği anlatılıyor, ama kirlilikten başka bir şey yok.

⚠ ⛔ Milletvekillerini olayı anlatarak ikna etmek mümkün değil. Onlara sanayinin ve madenciliğin gelişimi için bir kısım zeytinlerin yok edilmesinin kaçınılmaz olduğu söylenmişse bunu yapacaklardır. Altın ve Maden şirketlerinin “ikna gücü” yüksek.

⚠ ⛔ Bir yerde 10 kilo altın olsa, en pis yöntemlerle bunu alıp, çevreyi yok ettikten sonra kaçmaya her zaman hazırlar. ABD gibi gelişmiş ülkelerde de yapmaktan kaçınmıyorlar. Bu yasa çıkarsa zeytinlik alanlar delik deşik edilecek. Burada yaşayan köylüler de göç etmekten başka çare bulamayacaklar.

⚠ ⛔ Referandumda ezici oranla HAYIR dedin, EGEli, AKDENİZli, doğan taruma edilecek, kanser riskini artıracak madenler açılacak, sessiz mi kalacaksın? Peki ne yapmak gerekiyor? (nö)

***

Lire la suite

İzmir de ağlar: 68 Mayıs’ının Gözyaşları…


 

Yetmişlerdeki güzel insanların destanı!

Kızıldağlar’ın eteklerinde hafiften yuvarlak bir tepe.
Bir Palamut Ağacı, yapayalnız, tepenin başında tek…
Vakit öğle üstü, gökyüzü uçuk mavi ve de bulutsuz.
Adam, tepedeki Palamut Ağacı’nın dibinde, ağacın kalın gövdesine yaslanmış, bir başına uzanmış.
Beyazlaşmış saçları arasında Mayıs rüzgârları…

***

Lire la suite

Zeytin yeme, hurma ye!


 

Türkiye’nin zeytin üreticisini değil, Arapların hurma üreticilerini zenginleştir!

Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, bereketli bir ağaçtandır.
Allah’ın Elçisi(s.a.v.)

Andolsun incire ve zeytine!
Ve Sina Dağı’na,
Ve şu Emin Belde’ye.

Kur’an’da Zeytin.

Zeytin ağacı Cennetin en zengin armağanıdır.
Thomas JEFFERSON

Zeytin ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter
Georges DUHAMEL

Dalı ile barışı, altın renkli yağı ile huzur ve mutluluğu sembolize ettiği için en çok Zeytini seviyorum.
Aldous HUXLEY

Akdeniz’in tümü, dişlerin arasındaki siyah zeytinlerin acı tadından yükseliyor sanki. Etten ve şaraptan daha eski bir tat; serin su kadar eski bir tat. Bölgede zeytin ve zeytin yağı kadar eski olan tek şey var: deniz; en eski antik toplumlardan bugüne kadar, hiçbir tabiat ürünü uygarlıklar üzerinde zeytin kadar biçimlendirici bir etkiye sahip olmadı
Lawrence DURELL

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yanı ağır bastığından..

Nazım HİKMET

Yetişkin bir aslanı, kaplanı uslandırıp adam etmek neyse, burada zeytinlik yetiştirmek de o! Yürek ister, sebat ister bu iş.
Necati CUMALI

Bu durumda; ‘Kur’an’da Üzerine Yemin Edilmiş Zeytinin üzerine AKP iktidarı «tükürüyor» dememiz mi gerekecek ?! (nö)

***

Lire la suite

Evrimsel bitki ıslahı…


 

Bir koy iki al!

Tohumlar değişik ülkelerden ve modern ıslah materyalinden oluşmuştu. Bunların arasında arpanın vahşi ataları da bulunmaktaydı. Bu tohumlar kendi aralarında tozlaştılar. Bu evrimsel karışım her yıl değişen koşullara daha iyi uyum göstererek gelişti. Benzer bir çalışma ekmeklik buğday ile de yapıldı. Sonuçlar çok başarılı idi.

Çiftçilerden biri şöyle diyordu: “Babam bana dedi ki ’80 yıldır çiftçiyim bu yılki kötü iklim koşulları ve bu çok kötü toprağa rağmen bu kadar iyi bir ürün görmedim’”

Evrimsel bitki ıslahı karışımları yerel ve geliştirilmiş çeşitlerden olumsuz koşullarda daha iyi verim verdiler. Buğdayda verim 2. yılda yerel çeşitlerin iki misli oldu. Geliştirilmiş buğday çeşitlerine göre ise verim daha yüksek oldu, ayrıca böcek öldürücüler ve herbisitler (ot öldürücüler) de gerekmiyordu.

Evrimsel popülasyonlar ekolojik üretime çok uygundur ve daha düşük maliyetle üretim yapmak mümkün olmaktadır. Evrimsel bitki ıslahı çalışmaları değişik ülkelerde yayılmaktadır.

Peki ya Türkiye, Rusya kapısını çalmaya devam mı?

***

Lire la suite

Kripto…


 

Olmaz, olmaz demeyin!

Denetimleri NOBEL Barış Ödüllü, Kimyasal Silâhların Yasaklanması Örgütü OPCW’nin başındaki Türk diplomata görev verilmişti. Suriye, Kimyasal Silâhların Yasaklanması Sözleşmesine üye olmayan 7 ülkeden biriydi. Geçmişte de halkına karşı hardal gazı, klor gibi kimyasal silâh kullanmakla suçlanmıştı. Ve Türk Büyükelçi şimdi müzakereye gidiyordu.

O dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu idi. Kimyasal silâh nedir iyi biliyordu. Zira Türkiye’dekiler memleketi Konya’da stoklanıyordu. Büyükelçi ile görüşmesinde uyarıda bulundu, önemli bir sınav ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

Sonunda Rusya ve ABD arabuluculuğuyla Beşar Esad anlaşma imzalamayı kabul etmiş ve elindeki silâh stoklarını OPCW’ye teslim ediyordu.

Suriye ne zaman çözüm yolunda adım atmaya kalksa hemen ertesinde bir kimyasal silâh saldırısı oluyordu ve Şam Yöneti tepki gösteriyor; Batı’yı somut bir delile daynmadan Suriye’yi zehirli kimyasalları kullanmakla suçlayan düzenli bir yalan kampanyası yürütmekle sorumlu tutuyordu. Tıpkı Batı’nın Suriye’ye yönelttiği son suçlamalar gibi!

Şimdi gelelim asıl senaryoya… (nö)

***

Lire la suite

Suyumu kesme İzmir!


 

İzmir’de belediyenin son kaynak suyu satış noktaları da 31 Mart 2017’de kapatılıyor. Su şirketlerinin baskısıyla…Halk memnundu. Karşıyaka ve Bornova’da açık kalanlar da yok olacak. Kendi kabını getiren buralardan litresi 7,5 kuruştan kaynak suyu alıyordu. Şirketler bunları sağlığa çok aykırı buldular. “Dünyanın neresinde böyle bir sistem var” diyorlar. Resimlerde göreceğiniz gibi Roma’da halka getirdikleri kaplarda su sağlayan çokça merkez bulunduğu gibi tarihi çeşmelerden akan sular da hem turistler hem de halk taraından ücretsiz içiliyor. Hastalanan da yok üstelik! Roma Belediyesi gazlı su için para alıyor.

Peki ya İzmir? İzmir de mi su şirketlerine boyun eğdi?

***

Lire la suite

Hello Datça…


My name is Seed; The Seed ancestor descendant!

datcha

***

Lire la suite

«Elle gelen düğün bayram anlayışı»ndakiler karşısında…


 

Analarından «Çiğ Süt» Emenler Dünyası (mı?!)

sutcu_dun_bugun

Yansıtılan amaç; vatandaşların sağlıklı çiğ süt tüketmeleri… Bunun için, küçük işletmelerin ari işletme olmaları zorunlu. Diğer deyişi ile; ari işletme belgesi gerekiyor. Olamazlarsa? Sütünü satacağı adres, büyük süt fabrikaları olacak! Tek bir ineği olan bir üreticinin bile hastalıklardan (Malta Humması veya Verem) ari işletme belgesini kolayca ve bir masraf yapmadan alabilmesi hâlinde, bu uygulamanın yararları olabileceğine kuşku yok… Belgeye sahip olabilmek için verilen süre, 1 yıl! Endişeye yol açan ise, çiftçinin garip psikolojisi sonucu, bu konuyu unutup gidecekleri… Köşeye sıkışan üretici; tekelleşmiş ve yıllardır çiftçinin sütünü bir lira civarında almaya devam eden büyük süt tekellerinin kapısını çalmak zorunda kalmayacak mı? Çiğ sütün satışına yasaklama anlamına gelecek mevzuat değişikliği çiftçinin önüne engeller dikerek, büyük süt tekellerine hizmet etmek olmayacak mı? Oysa çözüm yolları mevcut! Neler mi bunlar?

 

***

Lire la suite

Başkanlık sayesinde her şey «Millî» olacak!


İktidar «Milli» mi, [*] yoksa Millet için değil çok uluslu şirketler için mi politikalar üretiyor?

 

yerel_tohum

Tarım Bakanlığı yaptığı destekleri sertifikalı tohum kullanma şartına bağlayan bir politika değişikliğine doğru gidecek gibi görünüyor. Sertifikalı tohum kullanımının verimliliği arttıracağı gerekçesi ileri sürülüyor. Yerel tohuma dayalı ürünleri ve üretim bölgelerini saptamak oldukça güç. Sınırlama getirilmesi yerel tohumların yayılmasının önünde ciddi engel oluşturacak. Bakanlığın bilmediği birçok yerel tohum var. Çiftçiler hangi kıstasa göre istisnadan yararlanmaya geçebilecekler. Mirza Gökgöl ve arkadaşları, 1930’lu yıllarda Türkiye’de 18 bin buğday çeşit ve tipi olduğunu belirlemişti. . Bugün de birçok yörede şirketlerin üretemediği, daha verimli, lezzetli, dayanıklı yerel tohumlar mevcut. Bunlar, ayrıntıda nasıl belirlenecek? Bakanlık daha rasyonel bir kararla yerel tohum yetiştiren çiftçiyi desteklerden nasıl yasaklayacak? Bu çeşitlerin başarısız olduğunu hangi otorite hangi yetki ile belirleyebilecek? Tarım Bakanlığı yaptığı destekleri sertifikalı tohum kullanma şartına bağlayan bir politika değişikliğine doğru gidecek gibi görünüyor. Sertifikalı tohum kullanımının verimliliği arttıracağı gerekçesi ileri sürülüyor. Yerel tohuma dayalı ürünleri ve üretim bölgelerini saptamak oldukça güç. Sınırlama getirilmesi yerel tohumların yayılmasının önünde ciddi engel oluşturacak. Bakanlığın bilmediği birçok yerel tohum var. Çiftçiler hangi kıstasa göre istisnadan yararlanmaya geçebilecekler. Mirza Gökgöl ve arkadaşları, 1930’lu yıllarda Türkiye’de 18 bin buğday çeşit ve tipi olduğunu belirlemişti. . Bugün de birçok yörede şirketlerin üretemediği, daha verimli, lezzetli, dayanıklı yerel tohumlar mevcut. Bunlar, ayrıntıda nasıl belirlenecek? Bu çeşitlerin başarısız olduğunu hangi otorite hangi yetki ile belirleyebilecek?Bakanlık daha rasyonel bir kararla yerel tohum yetiştiren çiftçiyi desteklerden nasıl yasaklayacak? Bu politika daha çok yine uluslararası tohum şirketlerine yarayacağı gibi yerel tohumun yayılmasının önüne de set çekme amacı güdüyor! [*]

 

***

Lire la suite

Ey Çiftçi…


Tercihin ne; ürününü yüksek fiyattan satmak mı, yoksa mazotunun yarısını ödemek mi?

tarim_mazot

Paralar tarım ilacına ve traktör için mazota gidiyor. Bu hegemonyayı kırmak gerekmiyor mu? Çiftçi ve tüketici hep kaybediyor. Kazananlar bir avuç aracı. Çiftçilerin eline daha iyi fiyatlar geçmesi için politikalar geliştirilmeye çalışılsaydı, durumları çok daha iyi olurdu. Kooperatiflerin desteklenmesi gibi… Oysa; Kooperatiflere devlet desteği verilmesi ve gümrük vergilerinin artırılması neoliberal dogma açısından çok büyük bir günah olarak kabul ediliyor. Tartışılma bilesı bile tabu sayılıyor. Popülizm yerine ne zaman gerçek çözümler üzerine odaklanacağız?

***

Lire la suite

Küba’da Tarım Devrimi’nin mihenk taşı…


Kent ortasında çiftlikler!

Fidel Castro’nun arkasında bıraktığı ülke farklı tartışmalarla gündeme geliyor. Devrimin ülkesi Küba’nın önemli başarılarından biri de tarımdır. cuba_urban_farm 1989-1991 aralığında Sovyetler Birliğinin çöküşü arkasından, aynı SSCB gibi endüstriyel tarımı izleyen Küba tarım sistemi çökmüştü. Endüstriyel tarım; sentetik tarım ilaçları, yerel olmayan kimyasal gübreler, şirket tohumları, yoğun su ve ağır tarımsal makineler kullanılmasını gerektiriyordu. Bir kenarı konutlara dayanan arazilerin tarıma açılması istendi ve tarımcılar ulaşım, zaman kaybı, açlık gibi sorunlarla uğraşmaktansa bu kooperatif çiftliklerde çalışmayı yeğlediler. Tamamen ekolojik bir tarım yapılmaya başlandı. Üstelik çiftlikler, kâğıt üzerinde değil, gerçekten çalışanların yönetimine geçiriliyordu. Küba’da 3.Tarım Reform’u Sürdürülebilir Kent Tarımı sürecine giriyordu… Ya Türkiye?

***

Lire la suite

«Darbe» yemeyenin bırakılmayacağı bir Türkiye…


…Özlemi ile «tutuşanlar!»

aldatmak

Polisler mi kontrol edecek? Koruyucu Uluslararası Anlaşmalar’a karşı bir yola mı girilecek? Haklara saygı gösterilmesi, desteklenmesi daha doğru değil mi? Yoksa, tekel olan şirketlere destek mi çıkılacak? Sen kalk, hastalıksız ve verimi yüksek olanları yasakla; hastalık yayan, zararlı ve olumsuz özellikler taşıyanları sahiplen. Getirilecek yasak ve kısıtlamalar giderek Türkiye’ye hâkim olan yabancı ve onların yanında aynı çıkarları savunan yerlilerin yanında olacak. Bu bir zulümdür. Üstelik, utanmaksızın toplumun gözünün içine baka baka kandırmakla meşguller! Hem de STK «yöneticileri»ni kullanarak…

***

Lire la suite

Çiftçi «çıkmaz»a sürükleniyor…


Değişime düşman olanlar «aportta» bekliyorlar!

monoculture

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Ülkemizde birçok çiftçi hemen hemen tek ürün yetiştiriyor. Bazı açılardan çiftçiye fayda sağlasa da genel olarak çıkmaz bir yol. Ancak, ürün pazarlamada, girdi kullanımında ve ekolojik açıdan çok sorunlu. Bu sistem çiftçiyi yok olmaya doğru götürüyor. Bir süre sonra büyük şirketlere veya kapitalist çiftçilere teslim oluyor! Tarım zehirleri yoğun kullanılıyor. Çiftçi kendisini de zehirlemiş oluyor. Çünkü, Monokültür tarım yapan çiftçiler sebze, yumurta, süt vb. gibi gıda ürünlerini de dışardan alıyorlar. Bütün bunlar için bir mücadele gerekir Bunlara ilk önce çiftçilerin karşı çıktığını “başka yol yok” dediklerini biliyoruz. Bütün aracılar, süpermarketler, gıda sanayii ve politikacıların çoğunun da böyle bir değişime düşman oldukları son derece açık… Peki ne yapılması gerekiyor?

***

Lire la suite

Gıdada Egemenlik…


Kayıtsız ve Şartsız Köylü ve Tüketicinin Olmalı!

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Köylüler bütün dünyada kapitalist sistemin ağır baskısı ve sömürüsü altında. Gelişen süpermarketlerin lehine çiftçilerin pazar yerlerinde satış yapmalarına bile kısıtlamalar getiriliyor.gida_egemenligi Diğer taraftan; dünyayı soğutacak, iklim değişikliğini önleyecek, uyum sağlanmasında etkili, çiftçi ve tüketici refahını sağlayacak gıda egemenliği ve agroekoloji büyük önem taşıyor. Agroekoloji olmadan gıda egemenliğinin, gıda egemenliği de olmadan agroekolojinin gerçekleşmesi mümkün değil. Türkiye’deki ziraat fakültelerinde bile doğru dürüst incelenmeyen agroekolojiyi egemenlerin çalma ve kendi politikaları doğrultusunda evcilleştirtirerek tepeden inme bir kavram yerleştirmeye çalıştıkları biliniyor. Peki ne yapması gerekiyor halkın, köylünün ve çiftçinin? İşte benim de katıldığım bir kongrede bütün bunlar konuşuldu, tartışıldı, geleceğe yönelik fikir ve düşünceler üzerinde duruldu.

***

Lire la suite

Alman – Amerikan Evliliği : 66 Milyar $ !


«Mantık Evliliği»nin amacı çiftçiyi, çevreyi ve insan çıkarlarını korumak değil, sadece kazançları katlamak!

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Tohum, gdo’lu tohum, tarım ilacı ve daha düşük bir ölçüde de beşeri ilaç tek ve güçlü bir elde toplanıyor. Tohum, tarım ilaçları ve sentetik gübreler konusunda zaten az olan şirketlerin bir süredir birbirlerini satın almaya çalıştıkları bir sır değil.merger Bu alanlarda en güçlü altı şirket şunlar: Bayer, Monsanto, Dupont, Dow, BASF, Syngenta. Bunlar birleşme ve satın almalarla dörde veya beşe düşmeye çalışıyorlar. Bütün bu çabalar son iki yıla sığıyor. Bu birleşmenin fiyatları yükselteceği ve araştırmaları azaltacağı ileri sürülüyor. Ancak, hassas tarım konusunda ABD Adalet Bakanlığı engel koyuyor. Olay sadece tohum, tarım ilacı ve beşeri ilaçlarda bir tekelleşme değil. Büyük veri (big data) bu şirketlerin elinde toplanıyor. Şirketler büyük veriye de hâkim olarak hegemonyalarını güçlendiriyorlar. İstenilen çiftçinin tam olarak bu şirketlere teslim olması. Böylece, çiftçiye hiçbir manevra alanı bırakılmamış oluyor

***

Lire la suite

«Köylülük!»


Yenisi mi, eskisi mi?

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Köylülük bazı sol ve neo-liberal çevrelerce ekonomik rasyonalite açısından kaybolması gereken bir sınıf veya tabaka olarak kabul ediliyor. new_farmers Hâlbuki Marx şöyle diyor; “kapitalist tarımdaki her geliş, emekçiyi soyma sanatının yanısıra, toprağı soyma sanatında da bir ilerlemedir; toprağın verimliliğinin artmasındaki her ilerleme, aynı zamanda bu sonsuz verimlilik kaynağının mahvedilmesine doğru da bir ilerlemedir.” Türkiye’de, gelişmiş ülkelerdeki tarımsal nüfusun yüzde 5’lerin altına indiği gerçeği ileri sürülerek küçük köylü işletmelerini tasfiyeyi amaçlayan tarım politikaları uygulanmıştır. 21. yüzyıl içinde köylüler ezber bozmaya başladılar. Doğaya saygılı ve doğrudan tüketicilere ulaşan yani pazarlama kanalları oluşturdular. “Yeni Köylü” denilen bir gelişme ortaya çıkardılar…

***

Lire la suite

«Tarım Zehirleri» ile mücadelede iktidar yan çiziyor…


Büyükşehir Belediyeleri ise denetimlerde yasalarca aciz kılınıyor!!

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Sebze ve meyve hallerinde laboratuvar kurulması için aracıların üçte birinin yazılı isteği gerekiyor. Bu mevzuat ile toplumun tüketici kesiminin zehirlerden korunması âdeta aracıların keyfine bırakılıyor. Çünkü, Büyükşehir Belediyeleri ceza yazma konusunda yasalarca yetkisiz kılınıyor.hal Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının aktif işbirliği şart! Belediyeler hallerde bir kalıntı laboratuvarı kursa veya var olan başka bir resmi veya özel bir kalıntı laboratuvarı ile sözleşme yapsa bile gerekli cezaları yazacak olan tarım il ve ilçe müdürlükleri. Bu kuruluşlar daha çok ihraç edilen ürünlerde analiz yapıyor. İç piyasaya giden ürünlerde ise denetim yok gibi. Yurtiçi tüketimine yönelik ürünlerde yazılan cezalar son derece az ve yetersiz. Halk, sağlığı ile ilgili tehdide karşı yalnız bırakılıyor. Kansere âdeta ‘buyur gel’ davetiyesi çıkarılıyor. Peki ne yapmalı?!

***

Lire la suite

Glyfosate: Türkiye’de durum!


Her şey kontrol altında (mı?)

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Glyphosate büyük tohum ve tarım zehirleri şirketleri tarafından üretilen bir ot öldürücü zehir. Çoğu çiftçinin bildiği bir zehir. Bu zehir ana ürün varken atılırsa onu da öldürüyor.tarim Ürün GDO’lu ise ana ürünü öldürmeyip otları öldürüyor. Ülkemizde daha çok zeytin, meyve ağaçları altına veya tarla kenarlarına atılıyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu, GDO’lu ürünlerin %80’inde kullanılan ot ilacı (herbisit) etken maddesi olan glyphosate’in insanlarda muhtemelen kanser yaptığını açıklamıştı. Peki Türkiye’de mevcut durum nedir? Bakanlık ne diyor?

© photocredit

***

Lire la suite

İzmir’de hayatta kalmak!


Dolandırılanların çoğunun ortak özelliği nedir sizce?

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

izmir

Acaba bilinç altlarındaki «kalkınıyoruz» algısı mıdır, anlatılanların hemen unutulmasına yol açan! Yoksa, kendilerine sunulanı «kaçırılmaz bir fırsat» görüp, başkaları ile paylaşmamaları mı? Kimisine kentin ortasındaki Saat Kulesi satılabiliyor, kimisinin de aslı astarı olmayan bir buluşa ortak olması sağlanabiliyor. Alın size yeni bir «dolandırılma projesi» daha…

© photocredit

***

Lire la suite

Türkiye’de kötü beslenme…


kötü beslenme çalıştay afiş

Yapısal bir şiddet uygulaması mı?

Kronik hastalıklar ile kötü beslenme ve onlarla tarım sistemi arasında ne gibi ilişkiler var; Gıda sanayii, standartları sağlık ve temizliğe çok önem verir görünürken besinlerin tüketicileri güçlendirmesi ihmal mi ediliyor, tekelleşmeye mi hizmet ediyor; Tarımda agro-ekolojik yöntemlerin yaygın kullanımı neden sağlanamıyor; tarım politikalarında neler değişmeli?

***

Lire la suite

«Doğal» Tarım Yoktur!


‘Ürünüm doğal’ diyen satıcıya kuşku ile yaklaşın…

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Tarım denilen olgu doğal değildir. Kültürel bir olgudur. Doğadan kekik toplayıp satıyorsanız buna doğal diyebilirsiniz. Trafiğin yoğun olduğu yol kenarlarından, termik santrallerin, kirletici sanayilerin çevresinden topluyorsanız zehir saçtığından emin olabilirsiniz. tarımsal_urunlerTüketiciyi kandırma yöntemlerinden biri de ürünlere «gelenksel» etiketi yapıştırılması. Bunlar aslında «endüstriyel ürün»dür! «Doğal Ürün»leri de hiç merak etmeyin, sorunlar sarmalamıştır. Hiç sorun olmadığı iddia edilen yerde aslında faşizm var demektir!.

***

Lire la suite

Türkiye Tarımında Küçük Üreticiler ve Topraksızlar Sorunu.


Neden Küçük Çiftçiler ve Topraksızlar Dışlanıyor?

tarım1

Yapılması gereken kırın kentlileşmesidir. Türkiye çağdaş, ileri bir tarımsal yapıyı; bugünkü küçük üreticilere ve topraksızlara sırtını dönerek, onları atalet içinde bırakarak gerçekleştiremez. Tarım kesiminden toplanacak vergilerin bir kısmının, dolaylı olarak küçük üreticilere de yararlı olacak şekilde, tarımsal araştırma alanına ayrılması gereklidir. Biyoteknoloji de dahil tarımsal araştırmayı uzun süre ihmal edilmesi halinde Türkiye, bir süre sonra, üretimi büyük ölçüde de arttırsa da, üretip sattıklarının fazlaca bir değer etmediği görülecektir.

***

Lire la suite

Tarım Zehirlerinin Önlenemez Yükselişine Bakakalmak mı…


…yoksa köylüyü bilinçlendirme kampanyalarını yurt sathına yaymak mı?

© Prof.Dr.Tayfun Özkaya

Köylü 50 yıldır sistematik bir şekilde aklını kullanmamaya itilmiş. Öylesine koşullandırılmış ki bazıları, zehirsiz tarımın mümkün olmadığını söyemekten öteye gidemiyorlar. İlla ki sömürülecekler. Bağımlı olmak çok kolay. Ama maliyeti çok ağır.ilaclama Bağımsızlık isteyenler varsa biraz uğraşacaklar. Her köyde her yıl kanser hastaları çoğalsın, kanserden ölenlerin sayısı artsın, arıların soyu tükensin istenmiyor, genç kuşakların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerinden yana tavır konuluyorsa, yapılması kolay ve çok az masraflı çareler mevcut. Bu işler tarım ilçe müdürlüklerinin ceza kesmesiyle çözülmüyor, imha edilmediği sürece ürünler, caydırıcı da olmuyor!

***

Lire la suite