OYNAYAN, AVUNAN ve SONUNDA BİR ÇIĞLIK OLUP HİÇ’E GİDEN


Hiç
Hiç oğlu hiç
Hiçgillerden
Hiçten gelip hiçe giden

***

Lire la suite

Uçakta bir doktor var mı?


Uyuya-mı-yo-rum… Sıcak… Terliyorum … Kafam çalışıyor ama. Stop düğmesi yok mu bunun? Uyumam gerek miyor mu gecenin bu leylasında? Ben neler düşünüyorum? Delirdim mi, Delirium praecox! Çok gerekli mi şimdi derin düşüncelere dalmak? Düşünme, düşünme… düşünmeeeee… Oysa ben, uykumda bile düşünüyorum! Ne demiş René abim? Cogito ergo sum. Gök Tengi imdaaat… Rüya senin olsun, bana uykumu geri ver, nolursun. Işık Tanrının gölgesidir. Saat kaç? Yaa tan vakti işte. Benim uyku yine güme gitti. Duvara vuran pencerenin delikleri, inanılacak gibi değil ama yavaştan yer değiştiriyorlar. Bana daha yaklaşıyorlar! Işık bana yaklaşıyor. Delikler üzerime geliyorlar, imdaaattt. Lux Lux Lux Lumiere Light Licht Işık… Tengriiiiiii neredesin?

***

Lire la suite

Gerçi her fotoğrafın bir hikâyesi vardır ama…


Bana bir aşk masalından şarkılar söyle, şarkılar söyle; Kalbimin bahçesinde gülleri gör de, gülleri gör de; Seni sevmek dileğimdi, her şeyim sendin, her şeyim sendin; Sensiz âlem zindan oldu sevgilim bana, dön yine bana;
Seni sevdim diyebilsem ölürüm inan, ölürüm inan; O güzel gözlere baksam eririm, eririm, eririm her an…

***

Lire la suite

Çucuum İsmayıl, Sen hiç anemon çiçeğini kokladın mı?


Neden acı rüzgardan korkmaya ihtiyacın var ki? Ormanın içinden mi geçiyorsun yoksa? Onun kalbi belki soğuk, ama unutma sen de az acımasın değilsinki, Tatlı, vahşi Anemon! Uzaktayken, mevsimler ve de kasvetli aylar boyunca ayrı kalmışken, şimdi buluşmanızın sevincine ne demeli, herkese bedel değil mi? – (Robert Nicoll’den nö uyarlaması)

***

Lire la suite

Çınlatırken ortalığı tüm şarkılar, söylenirken sevda sözcükleri, ne güzeldi zaman…


***

Lire la suite

“Dostlar Kervanı” doğruyu ve daha güzeli bulma çabaları yolunda “sonsuza” doğru ilerliyor!


Şu karşı yaylada göç katar katar Bir yiğidin derdi serinde tüter Bu ayrılık bana ölümden beter Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni Şu benim sevdiğim başta oturur Bu güzelin derdi beni bitirir Bu ayrılık bize zulüm getirir Pir Sultan Abdal’ım dağlar aşalım Aşalım da dost diye nere düşelim Çok ekmeğin yedim helallaşalım Geçti dost kervanı eyleme beni eyleme beni
Barış Manço

***

Lire la suite

Otuz yıl süren bir âşk romanı: Nasıl bir tutkudur o…


İki sanat insanı, biri kıtanın Atlantik, diğeri Pasifik kıyılarında. Uzak sözcüğü, birbirinden koca bir kıta kadar uzakta yaşayan sevdalı bu eş için önemli ölçüde anlamını yitiriyor yazarak her duyguyu birlikte yaşamak, paylaşmak…Beş binin üzerindeki mektuba, toplam yirmi beş bin sayfaya, çoğu bitmemiş tümceler ve hecelerle iliştirilmiş sırları dermek…

***

Lire la suite

Bir Sevda Hikâyesi II – Öncesi, İzmir/Rotterdam Bacakları…


Yaşam bir Rastlantı mı? Yaşamda « yok artık, olamaz » denilebilecek, asla unutulamayacak rastlantılar yok mu sizce?! Sanki, görünmeyen bir gücün hazırladığı bir şaka gibi…İçeride okuyacağınız anlatıdaki inanılmaz rastlantıları da, nusret özgül’ün dün sizlere tanıttığı kitabımın bir köşesine ekleyiverin lütfen.

***

Lire la suite