NATO, Türkiye’deki Amerikan Nükleer Cephaneliği ve AB ile İlişkilerin Geleceği!

İncirlik’te depolanmış Amerikan Nükleer Silâhlarının da gündemde bulunduğu ve yeni nükleer korunma şemsiyelerinin arandığı bir sırada, AB ile ilişkilerin dönüm noktasına getirildiği günümüzde Brüksel, Ankara karşısında nasıl davranacak? Bir nükleer savaşta Kıbrıs, Rus oligarklara ev sahipliği yaptığı, geçmişte Sovyetler Birliği ile iyi ilişkiler kurduğu için hedef olmaktan kurtulacak mı? Yoksa Türkiye Vetosunu kaldırmasa da mevcut engelleri yumuşatacak mı?

***

Pluralism Confronts Radicalization in Türkiye

The prevalence of radical religious attitudes low and demonstrates a decreasing trend. Social exclusion emerges as a significant factor influencing radical religious attitudes, with religiosity playing a role. Various socio-economic factors can influence changing radical religious attitudes. There is also a decreasing trend in participation in sects and religious commitment to sects.

***

IŞİD’in « Türkiye Vilâyeti » Öyküsü: Kilise Saldırısının Anatomisi!

İyi de « Türkiye Vilâyeti » diye kendi videolarında bile « takdim » ediliyorsa, şimdi ne düşünmeliyiz?! Türkiye « işgâl » altındamı ki örgüt vilâyetini bile kurmuş? Burnumuzun dibinde eylem yapmaya bu vilayetten hareket ederek mi yola çıkıyor? Peki eylemciler niçin ya Dağıstanlı, Özbek, Tajik ya da Rus? Nusret Yılmaz, Kasım Güler, Şahap Variş kim? Bir örgütü çözmek kolay bir iş değildir. Peki Türkiye örgütü nasıl çözdü, kısa sürede saldırganları yakalayabiliyor? (nö)

***

CHP İçindeki “Asker Emeklileri” ile Terör Uzmanı Geçinenlere Ders: Irak’ta bütün dikkatler niçin birden Türkiye’ye döndü?!

Gelişmelerin yanısıra Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları PKK’yı köşeye sıkıştırıyor. PKK’nın son çırpınışları olarak da görülebilir. Fakat PKK daha büyük bir mücadelenin daha küçük ama tetikleyici parçası gibi. Asıl mücadele Irak’a kayıyor bu nedenle son terör eylemlerini Irak ve özelde Kuzey Irak’taki dengeler üzerinden okumak daha anlamlı gibi görünüyor. ABD, Suriye ve Irak’tan çekilme senaryoları, İsrail ve Gazze, İran kaynaklı diğer unsurlar da sıralanınca ne mi oluyor, o emekli askerler ile kendilerini her konuda uzman tayin edenler hele bi anlatıversinler, nasıl olurdu?! “Dem”lenmekle çözülmüyor bu işler de… (n.ö)

***

Türkiye’nin “Burnunun Dibinde” ABD ve İsrail destekli Kürdistan’a mı İlerleniyor?

Suriye’de hiçbir şey tesadüfi gitmiyor. Irak’taki seçim sonuçlansın ve dengelerin nereye evrileceği az çok belli olsun, o vakit Suriye daha çok konuşulacak. Fakat PKK/PYD’nin ayrılıkçılığın kaldırım taşlarını döşediği yeni metni ciddiye alıp, tedbir geliştirmek gerekiyor. Birilerince, kuzeydoğudaki duruma tepki gösteremesin diye sanki, Türkiye’nin dikkatini özellikle kuzeybatıya kaydırılmak isteniyor. Gazze’deki etkinin Suriye’deki ilk etkileri hissedilmeye başladı demek mi gerekiyor?

***

“Ben cāriyeyim, bibim kapuyı bağlayup miftahı bile alup gitti”

“Bibi” Anadolu Türkçesi’nde « kadın, zevce, hâlâ, büyükanne » mânalarına geldiği gibi hatta « hindi » anlamında bile kullanılıyor. Diğer deyişi ile BM’nin resmen kayıt altına aldığı Türkiye’mizin eski “Turkey”si bile nasibini alıyor böylece! Ahmet Hakan şimdi ne der acaba? Yozgat kökenli bir sözcükmüş de!

***

Accomplices in Israel’s Crime Against Humanity: Those Who Remain Silent

Those who have lost whatever there is related to morals, conscience and dignity can no longer be a human being, but they can only be lower even than animals. Don’t forget those who overtly support or who make all sorts of excuses to legitimize these massacres, either. Those who do not speak out against Israel’s crimes against humanity are just as much an accomplice in these crimes as the perpetrators. Gaza, It’s a crusade-crescent issue. Israel is a terrorist state.

***

Zor Dostum Zor, İsrail’de Barışsever Olmak. Ama! עס איז שווער מיין פריינד, עס איז שווער צו זיין פרידלעך אין ישראל!

‘Savaş sona erdiğinde bu son değil, başlangıç olacak. Bu topraklarda yaşayan her iki ulus da birbirlerini yok etmekten daha iyi bir geleceği hak ediyor.’ Bu umudu besleyenlerin ön sıralarında İsrailli Yahudiler de geliyorlar, demek çok mu şaşırtıcı olur sizce?! Görünüşe hiç aldanmayın ve son gelişmelere bir göz atın!

***

Tashkent Call on the 34th day of Israel’s attacks on Gaza:bloodshed

A state that wears hatred like armor, has lost its compassion and silenced the voice of its conscience is dragging the world into disaster. Separating the cries of children and mothers according to their language, religion, and skin color is to be complicit in this crime against humanity. The only way to stop the bloodshed is to look at it in terms of conscience and compassion, rather than religious and historical ties, political and commercial relations. This is what is expected from the world. Conscientious Jews who lost their families in Auschwitz must struggle to stop the bloodshed in Palestine.

***

AB Komisyonu’nun Yıllık Türkiye İzleme Raporu: Bazı İlerlemelere Karşın Eleştiriler Süregeliyor.

AB’ye göre; Dış ilişkiler bağlamında, henüz Brüksel’in izlediği politikalarla uyumlu ilerleme kaydedemiyor. Hamas’ı terör örgütü olarak nitelendirmiyor. İsrail üzerine sürekli yükleniyor. Türkiye’nin dış politika, güvenlik ve savunma politikası alanında belirli düzeyde hazırlığı olsa da yeterli değil. Ama Türkiye önemli bir aktör. AB’nin ortak dış ve güvenlik politikasına uyumu sağlamaya yönelik çabaların hızlandırılması, Türkiye’nin yeni jeopolitik bağlamda AB’ye olan bağlılığının önemli bir sinyali olacak. Rapor Türkiye’de son bir yıllık ve seçimler sonrası gelişmeleri değerlendirirken, en çok eleştirilen alanlar yine demokrasi, temel hak ve özgürlükler, başkanlık sisteminin deneti altındaki uygulamalar öncelikli eleştiri noktalarını oluşturuyor!

***

OrtaDoğu’da Yanıt Arayan Soru: Neden her şey gelip Türkiye’de düğümleniyor?

Bölgeyi takip edenlerin aklını kurcalayan soru çok. Ama çatışmanın sıçrama riskinin en yüksek olduğu ülkelerinden biri Suriye. Gazze’deki çatışmanın bölgeselleşme eğilimi göstermesi Suriye’yi ister istemez olayların bir parçası haline getiriyor. Bu çatışmanın aktörlerinin endişe ve çıkarlarını küçümsememek gerekiyor. Yakın gelecekte olabilecekleri anlamak ve öngörebilmek için senaryolar üzerinde, analizler yapılmıyor değil! Peki, olası senaryolar neler?

***

En Vahimi Dahil Çeşitli Senaryolar: Hamas – İsrail “Kapışması”nda Herkesin Kafası Karışık (mı?)

Bu çatışma nereye kadar devam eder? Gazze’ye karadan bir operasyon olursa bunun nihai hedefi ne olacak? İsrail, Gazze’yi yeniden işgal mi edecek? İran, Batı ve Çin bir kara operasyonunda ne yapacak? Peki, hesapta olmayan gelişmeler yaşanırsa? Çatışmanın yayılmasının ve uzamasının Batı için riskleri neler? Öngörülemez durumlar yaşanabilir mi? Ukrayna’da Rusya köşeye sıkıştırılırken, kışın bastırdığı ve sert geçeceği öngörülen yeni ortamda AB’nin tutumu ne olur?

***

100 Yıl Önce ve bitiminde: Neye Kızıyorsunuz ki?! Veya Niçin Kızdığınızı Biliyor musunuz İyice be Gerzekler?!

Soğan bulamasanız da, bir dilim ekmeğe bir günlüğüne olsun muhtaç kalsanız da, bağımsız, kısıtlamalara, sınırlandırmalara – iktidar politikaları yüzünden – muhtaç kaldığınız ama güven içinde yaşadığınız ve 100. Yaşına girmeye hazırlanan bir ülke var. Kimi GERZEKleriniz yüzünden belki de giremeyecek olan! Boşuna mı uzun süre LOZAN « kakafoni »lerine takıldınız Yüksek Teknoloji’nin Küresel Yöneticilerin Hizmetine çalışan sanal medyada?! CHP’liler başta olmak üzere! Biri demiş ki; bu bizim savaşımız değil, oturun oturduğunuz yerde! Helâl olsun diyene… Sanki « batan » varmışçasına?!

***

Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye müdahalesi ve artan insani maliyeti karşısında ilk baştaki dengeli ve ılımlı duruşunu koruyabilecek mi?

Arap Dünyası‘nın « nabızları »nı yoklayan uzmanların anlattıklarına bakılırsa, Hamas – İsrail Krizi’nde Türkiye’nin herhangi bir « arabuluculuk » girişimine destek yok gibi! Ağırlık Mısır tarafından. Fas, ABD ile iyi ilişkileri olan bir Arap ülkesi olarak « outsider » olabilir ama diğer Arap devletlerinin desteklemesi zayıf gözüküyor. Arap gözlemcilere göre kaybedenler yine Filistinliler oldular ve geleceğe umutla bakan yok gibi!

***

Çıkarları Doğrultusunda Çaba Gösteren “Hristiyanlar” ile İnsanlık İçin Mücadele Eden Müslümanlar!

Dışişleri Bakanı Fidan’ın ivedilikle Kahriye’ye gitmesi, İsrail ile ilişkilerde tecrübeli ve savaşmış bir ülke olan Mısır’ı yanına alarak, ABD ve AB ile İsrail’in HAMAS saldırısını bahane edip, tüm Filistin’i ve bölgeyi yangın ve katliam merkezine dönüştürme etkilerinin önüne geçmeyi hedefliyor. Zira, iki tarafın sertlik yanlısı temsilcilerinin soruna çözüm bulmak niyetiyle yola çıkmadıkları attıkları her adımdan bariz biçimde anlaşılıyor. İsrail’e giden AB ve AP başkanlarının İsrailli yöneticiler önündeki “süt dökmüş kedi” görünümleri ise başkentlerde tepkiyle karşılanıyor!

***

NATO, Gazze’ye Müdahaleye mi Hazırlanıyor?!

Yine aldatılıyor muyuz? Küba Ablukası’ndan hareket ederek kiminize « Komplo Teorisi » gibi gelse de şu söyleniyor: Netanyahu’nun Filistin’e karşı topyekun savaşını meşrulaştırmak için Hamas kullanıldı! Amaç ABD öncülüğünde Gaza’ya askerî müdahale. ABD ve Büyük Britanya’nın (hastahane gemileri) Deniz Kuvvetlerini yığmaları, Gazze’ye Askeri Müdahale Hazırlıkları mı?! Gazze, Haman içindeki bir kolun kullanıldığı “Üretilmiş bir Kriz” mi? NATO Afganistan, Yugoslavya ve Libya benzeri müdahale eşiğinde mi?

***

Bilinen Taraflar Dışında Kanlı Bir Savaşta İnsanlığın Kazanacağını Sananlardan mısınız Yoksa ?

İsrail-Hamas Savaşından Faydalanan Var mı? Deprem olmuş, yıkıntılar altında kalmışlar kurtarılmayı, İsrail’in savaş kural ve ahlâkını bariz biçimde ihlâl edercesine, suları kestiği, insanları elektriksiz bıraktığı Hamas’ın “birileri” için katliam yaptığı bir ortamda, kimimize; « orda kimse var mı? » sorusunu anımsatsa da, sorulan soruya kendi bakış açılarıyla yanıt verecekler olacaktır mutlaka.. İşte onlardan bir demet seçme! (n.ö)

***

We are the host, not the guest and we can no longer tolerate!

Don’t Take a Side Blindly Between the Parties ‘cos taking a side blindly , those who should both be criticized and supported given the methods they employ and their consequences, will only exacerbate the crisis. In this geography and civilization. It will be in the own interest of those, who are in the status of a guest here, to once again review their position and start acting accordingly.

***

Sorgulanmamış bir hayat, yaşanmaya değmez – Sokrat!

Kana kan, göze göz, dişe diş, cana can dünyasında yaşayanların, şimdi oturup masum, bigünâh, sade vatandaş – iki taraftan da – yaşamlarını yitirenlere ağlamaları hem başlı başına bir « ironi »dir hem de « timsahın akıttığı gözyaşları »dır.

***

“Yaz Tatili Miskinliği” Bitti Şimdi Ekin Ekmiş Olanlar İçin, Harman ve Mahsul Toplama Zamanı (mı?)

Bugün “Dünya Barış Günü…” Gerçek bir barış, ortak aklın yaygın bir uzlaşı içindeki birlik ve beraberlik anlayışı ile sağlanır, derler! 7-8 Ağustos tarihlerinde Ankara’dan her dilde anlayacakları şekilde dış merkezlere gönderilen mesajlar nasıl algılandı, etkili oldu mu bir kıpırdanma görülüyor mu? Elbette, Türkiye’yi yönetenlerin elinde ne bir «mucizevî» değnek var, dokununca hedefler doğrultusunda ilerleme sağlatacak, ne de «dile benden ne dilersen» diyen, sihirli lambayı kadife bir kumaşla parlatınca fırlayan «cin» olanağı! Ancak, Ankara’dan verilen mesajların anlaşıldığı ilk merkezin Washington olduğu son günlerdeki gelişmelere bakılınca görülüyor gibi. AB’nin merkezi Brüksel’de ise işlerini kolaylaştıracak gelişmeler yaşanmıyor. Peki nedir son durum?!

***

« Yeni Osmanlı » veya « Yeni Türkiye » Değil, « Yeni Roma/Bizans » İmparatorluğu’na Dönüş Desek Nasıl Olurdu Acaba?

Milli Şair 7. Kitabı Safahat’ta der ki; Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? « Tarih »i « tekerrür » diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Bu “7” rakamının bir “gizemi” olmalı?! Roma ve İstanbul, 7 Tepe üzerinde kurulmuş. 7 Kilise’den söz ediliyor. Tarihi ve özellikle de inanmayanlarınız olsalar da kutsal, Tek Tanrılı veya diğer dinler tarihlerini bilmeyenleriniz günümüzün gelişmeleri ve gidişatı üzerine ne değerlendirme yapabilirsiniz, ne de geleceğe yönelik farklı senaryolar üzerine kurulu “öngörüler!” Oysa “Devlet’te Devamlılık Esastır!” inancı taşıyanlar mevcut. Ne mi diyorlar, anlatıyorlar ve insanı düşüncelere sevkediyorlar?! Okuma “alışkanlığı”, merâk sahibi, bırakın kendisini, geleceğin kuşaklarını bile düşünmekten aciz, tembellik ve ölü toprağı çökmüş kimileriniz için değildir içeride yazılanlar! Diğerleri mi? “Particilik”ten, kişisel menfaat arayışlarından kurtulamadıkları sürece de, onları zaten ilgilendirmez! İyi de kimler okusun diye yazıyoruz?! İşte “Mihenk” dediğimiz ölçüt gelip, dolaşıp bu noktada düğümleniyor!

***

Günün Önemli Haberleri – Important News of the Day – Nouvelles importantes du jour-20/06

***

Romani Day, Easter, Pesach 2023 Messages

Türkiye, laik bir devlet Laiklik, din ve devlet işlerini birbirine bulaştırmamaktır. Kimi vakit ihlâl edilse de, bu ilke Türkiye toprakları üzerinde yaşayan ve Müslüman olmayan, diğer din ve inançlardan, ırklardan gelen toplum kesimlerinin din ve kültürlerine saygı gerektiriyor. Gönül isterdi ki, bu tablodaki bir Türkiye’nin bugününde, yönetime talip olan ve renkli bir toplumdan oy isteyen tüm partilerin de birlik ve beraberlik mesajları veren etkinlik ve kutlamalarına tanık olunabilseydi. Hırıstiyan âleminin Paskalya, Yahudi/Musevilerin Hamursuz Yortuları ve Romanların Günleri kutlu olsun.

***

85 Yılda Kaybedilme Sürecine Sokulan ve 100. Yılını Kutladığını Sananların Ülkesi!

Bir ülke düşünün; doğru söyleyeni bırakın dokuz köyden, anavatan topraklarından kovmuş, Nazım Hikmetler gibilerini sürgüne vatanından, ailesinden, sevdiklerinden, sevenlerinden uzaklaştırmış, sürgüne mahkûm etmiş. Sabahattin Ali gibilerini kim vurduya – yargısız infaz yoluyla öldürmüş – suçunu da Atatürk’e yüklemiş. Yalakayı koltuğunun altına almış. İktidardakilerin eğilimlerine veya devletin “çıkarlarına” hizmet edenleri örtülülerle beslemiş. Beslediklerini de “Atatürkçü” “milliyetçi” « Kürt » “Türk » « İslâmcı” diye bölmüş.. Bir ülke düşünün; dinleri, ırkları, kökenleri, inançları farklı bir toplumu kimlik buhranına düşürmüş. Oysa ki Cumhuriyet’in Kurucu Babaları, « Türk » üst kimliği altında yepyeni bir toplum, üzerinde yaşayacakları bir memleket inşasına girişmişler. Ve bu ülke şu sıralar kendilerini « Türk, Atatürkçü, Milliyetçi, Kürt, şucu bucu « kisveleri » altında gizlenip « yeni bir devrim » yapmaya soyunmuş! Mevcut Cumhuriyet dar geiyor olmalı ki bazılarına, « teröristler »le birlikte « Demokratik Cumhuriyet » peşinde koşanların peşinden gidiyor. Kolay gele derler bu « ümmet » topluluğuna! Rastgele, balıkçı deyimiyle…

***

Türkiye’deki Seçimler: Dışarısının Beklentisi ve Gerçekleştirmek İçin Yırtındığı Nihaî Hedefi

***