Avrupa Terör Kurbanlarını Anma Günü


AB, kendi topraklarında veya sınırları dışında terör belâsında yaşamlarını yitiren kurbanları 20. kez anacak yarın! Kaderin cilvesi yarın bir Türk Diplomat’ın da ermeni teröristlerce Belgrad’da şehit edilmesinin 41. yıldönümü. Avrupa topraklarında kanları dökülen Türk Diplomatları da aklından geçiriyor mu acaba AB’nin bugünkü yöneticileri!

***

Lire la suite

İnsanca Yaşamak İsteyenlerin Ölümünden Kazanmak!


***

Lire la suite

Uçun Kuşlar Uçun Lampedusa’ya Doğru Buralarda Sizlere Ekmek Yok!


Yaz mevsimi sona ermek üzere. Göçmen kuşlar, iklim değişikliğini de hesaba katarak çıkış noktalarına dönmeya başladılar. Sanki onların arkalarında bıraktıkları boşluğu doldurmayı amaçlamışlar gibi, başka göçmenler akın akın AB sınırlarını zorluyorlar. Tam da kış dönemi başlayacakken. Tam da 2024 Haziran ayına uzanan seçim kampanyaları döneminde, popülis ve aşırı sağcı siyasi partilere yardım eli uzatmak istercesine. Evet, AB’nin yabancı el emeğine ihtiyacı var ama düzensiz göçlere değil! Brüksel’de toplanan AB Devlet ve Hükümet Başkanları gö meselesini de görüştü ve bir dizi kararlar aldı. Bakalım şimdi, AB için ciddi bir sınava oluşturan bu konuyla ilgili sular durulacak mı, istismarı önlenebilecek mi?

***

Lire la suite

Kilise mi Güç Sahibi, Tanrı mı? Emperyal vs Allah…


Rum Suresi’nde, Doğu Roma ve Sasani imparatorluklarının Orta Doğu’daki çatışmaları, kıyametin hâlleri, Allah’ın kudretine ve birliğine işaret eden meseleler ve Kureyş kabilesinin İslam’a karşı olumsuz tutumu gibi konulara değiniliyor. İlk beş ayetinde Bizanslılar ve İran’daki Sasanilerin o dönemdeki savaşlarına değindiği için geleceğe dair haber verdiğine inanılıyor. Bazı yorumculara göre Kur’an’ın gelecekten haber verme ile ilgili bir mucizesi var. Allah’ın kitabı olduğuna bir delil olarak da değerlendiriliyor. Oysa, geçmişteki iki büyük imparatorluk dinlerin yönetiminde kontrol ediliyordu. Kiliseler de Emperyal güç olup, kral ve imparatorları… İnanışa göre, bir süre sonra gerçek gücün kimde olduğunu göstermek istemiş olmalı ki Emperyale çeki-düzen vermeye başladı.

***

Lire la suite

« Yeni Osmanlı » veya « Yeni Türkiye » Değil, « Yeni Roma/Bizans » İmparatorluğu’na Dönüş Desek Nasıl Olurdu Acaba?


Milli Şair 7. Kitabı Safahat’ta der ki; Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? « Tarih »i « tekerrür » diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Bu “7” rakamının bir “gizemi” olmalı?! Roma ve İstanbul, 7 Tepe üzerinde kurulmuş. 7 Kilise’den söz ediliyor. Tarihi ve özellikle de inanmayanlarınız olsalar da kutsal, Tek Tanrılı veya diğer dinler tarihlerini bilmeyenleriniz günümüzün gelişmeleri ve gidişatı üzerine ne değerlendirme yapabilirsiniz, ne de geleceğe yönelik farklı senaryolar üzerine kurulu “öngörüler!” Oysa “Devlet’te Devamlılık Esastır!” inancı taşıyanlar mevcut. Ne mi diyorlar, anlatıyorlar ve insanı düşüncelere sevkediyorlar?! Okuma “alışkanlığı”, merâk sahibi, bırakın kendisini, geleceğin kuşaklarını bile düşünmekten aciz, tembellik ve ölü toprağı çökmüş kimileriniz için değildir içeride yazılanlar! Diğerleri mi? “Particilik”ten, kişisel menfaat arayışlarından kurtulamadıkları sürece de, onları zaten ilgilendirmez! İyi de kimler okusun diye yazıyoruz?! İşte “Mihenk” dediğimiz ölçüt gelip, dolaşıp bu noktada düğümleniyor!

***

Lire la suite

Yüzyıllar Sonra Yeniden Tesis Edilmeye Çalışılan Çağdaş İpek Yolu’na Mayınlar Döşeyenler mi Var?!


ABD ve Çin arasındaki rekabet savaşı, Moskova ve Pekin yakınlaşması Avrupa’yı kara bulutlarla kaplamaya devam ediyor. Çin ve İtalya arasında Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde şekillenen kültürel ve ekonomik ilişkilerin son zamanlarda “bazı güçlerce” siyasileştirildiği ve iki ülke arasındaki iş birliğine müdahale edilerek bölünmelere yol açıldığı endişesi hüküm sürüyor. İtalya gibi hem AB hem de NATO üyesi olan gelişmiş bir ekonominin, Çin dış siyasetinin en mühim araçlarından biri olarak gösterilen Kuşak ve Yol Girişimi’nden çekilmesinin eşiğine gelmesiinin hiç kuşkusuz sembolik anlamı büyük olacak. Peki, Xi Jinping nasıl yanıtlayacak?

***

Lire la suite

Daily News & Analysis – Nouvelles quotidiennes – Günlük Haberler – 9 – 10 July


***

Lire la suite

AB’nin yeni vatandaş ve seçmen yabancıları


Avrupa Birliği’nde nüfus yaşlanıyor ve yerlilerin çocuk yapma oranları düşüyor. Gençlerde bile evlenmeyi düşünmeyenlerin, resmi olmayan birlikteliklerde dahi çocuk sahibi olma niyetinde bulunmayanların sayısı arttıkça, yöneticilerin gözleri AB dışından gelenlere çevriliyor. Günümüzde en çok çocuk yapanlar yabancılar. Bu durum da üzün zamandır sadece oturma ve çalışma izni olanları cezbediyor. Kimi üye devlet nüfusu dengelemek üzere İsveç gibi vatandaşlık verme işlemini kolaylaştırıyorlar. Peki son durum nedir?

***

Lire la suite

AB, “Aşırı Sağ”a Meylederken, Kıbrıs’ı Gelecekte Ne Bekliyor?


Avrupa’daki seçim sonuçları diğer ülkelerdeki ve özellile de Avrupa Parlamentosu’nun gelecek yıl yapılacak seçimlerini yakından ilgilendiriyor. Yunanistan ve Türkiye seçimlerine de sirayet edebilir mi? Bir diğer soru ise, Türkiye’nin bir limanını Kıbrıs Cumhuriyeti bandıralı gemilere açması karşılığında, Lefkoşe’nin Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi müzakerelerinin açılmasına ve vize serbestisi önündeki engellerin kaldırılmasına destek vereceğini duyurması Ankara tarafından nasıl karşılık bulacağı ile irtibatlı.

***

Lire la suite

Dünya, AB sayesinde besleniyor (!)


***

Lire la suite

Avrupa Birliği: Mülteciler ve göçmenlerin uyumu için günümüzde neler yapılıyor?!


Ukrayna Krizi’nin patlamasından sonra batılıların ve özellikle de AB’nin « çifte standart » politika, davranış ve uygulamaları dünün ve bugünün kıyaslamalarının yapılmasına yol açmıştı. Eskiler nasıl zor koşullarda Avrupa’da kalabilme mücadelesi verdiklerini anımsıyorlar, savaş sözkonusu olsa da Ukrayna’dan kaçanlara sunulanlara bakıp, hiçbir haset ve kıskançlık gibi olumsuz duygulara kapılmadan gıpta ediyorlardır mutlaka. Brüksel’den yapılan son açıklamada; mültecilerin ve göçmenlerin AB işgücü piyasasına getirdikleri gücü, hırsı, yetenekleri ve becerileri desteklemek gerektiğine vurgu yapılıyor. Gelenlere AB’de yaşam kurmalarına yardımcı olmanın, iş bulmanın, parasal bağımsızlıklarına kavuşmalarının kâğıt üzerinde değil, eylemlerle sağlanması gerektiğine işaret ediliyor. Özellikle 1974‘teki « Kaçak Turistlerin Affı (!) » günlerinde zamanın avrupalı ve ulusal yöneticilerinin, gelenlerin de « yerinden edilmiş kişiler » olduklarını düşünmeksizin bu tür sözleri değil, baskı unsurlarını kullandıklarını anımsıyoruz. Ama Rahmetli Demirel (Bir Bilen) ne demiş; ‘Dün dündür, bugün bugün’.

***

Lire la suite

Geçmişte Afrika’yı Sömürenler, Bugün Birbirlerini Yemekle Meşguller!


Sömürgecilik; kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi anlamına geliyor. Belçika bile Afrika’daki eski sömürgeleri sayesinde bugünkü zenginliğine erişmedi mi! İngiltere, İtalya ve Fransa cabası… İlk sömürgeciliği başlatanlar ise, İspanya ve Portekiz oldu. Afrika 19. yüzyılda Osmanlı ile Avrupa arasında yoğun çekişme ve çatışmalara da sahne oldu. Avrupalıların acımasızca sömürerek ve şiddet kullanarak Afrika insanını ve bölgenin her türlü zenginliğini elde etme girişimi karşısında sömürge karşıtı duran tek bağımsız devlet Osmanlılar oldu. Şimdilerde mi? Türkiye « kazan-kazan » politikası ile eşitlik sağlama çabasında. AB ise « kirli çamaşırları »nı başkalarına yıkatma derdinde!

***

Lire la suite

AB, 8 Aralık’ta Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’ı Serbest Dolaşım Alanı’na Kabul Edecek mi?


Türkiye’nin “kaçak göç güzergâhı” üzerinde bulunması ve bazı üye ülkelerin, suç örgütleri ile daha sıkı mücadele edilmesini dayatmaları, oylamayı zorlaştırıyor. Schengen Alanı’nın Romanya ve Bulgaristan’a kadar yayılarak Türkiye sınırına dayanmasından endişe ediliyor. Türkiye’nin artık resmî olarak bir komşu ülke hâline geleceği üzerine kurulu bu endişe verici senaryo dikkate alınır ve onay kararı geciktirilip, bu arada Ankara’dan, üyelik ve vize serbestisi doğrultusunda daha kararlı bir politika izlenmesi ve ayrıca sınır güvenliğini artırıcı önlemleri daha istikrarlı bir şekilde alması da talep edilebilir.

***

Lire la suite

Rodos’ta Türk olmak, Yunan zulmü altında yaşamak!


***

Lire la suite

AB’nin Yasaklama Kararı Ardından, Türk Otomotiv Sanayiini ve TOGG’u zor günler mi bekliyor?


***

Lire la suite

“HUB” işini tüm vecheleri ile anlamak: Türkiye’nin olası kazancı ve kayıpları?!


***

Lire la suite

Devam mı, tamam mı?!


İnsanlar, gerçek bir tiranlık deneyimi yaşamadıkları için, demokratik olarak seçilmiş hükümetlerinin haklarını ellerinden almaya çalışan şeytani diktatörlükler olduğunu düşünüyorlar. Son dönemde, demokratik kazanımları tersine çeviren daha geniş bir otoriter dalganın yayılışı yaşanıyor. Oysa özünde ciddi zayıflıkları barındırdığı gözlemleniyor. Gücün tek bir liderin elinde toplanmasının, düşük kaliteli kararları beraberinde getirdiği görülüyor. Kamuoyuna açık tartışma ortamlarının kısıtlanması ve hesap verebilirlik mekanizmasının olmaması, liderin desteğinin sığ olduğu ve bir anda aşınabileceği anlamına geliyor. Değinilmemiş ama Türkiye’de seçimlere kısa bir süre kalmışken, özellikle iktidarın ve yandaşlarının dikkatli okuyup, irdelemeleri gereken bir analiz!

***

Lire la suite

EU’s 2022 Report on migration and asylum: The key to open the last door (TR-DE-EN-FR-NL +)


***

Lire la suite

İtalya’da Mussolini geri mi geliyor?


***

Lire la suite

EU organic awards: Best retailer – La ferme à l’arbre de Liège in Belgium.


***

Lire la suite

Avrupalı “Soğuk Kış” günlerine “ısınıyor…”


Meslek yaşamımda Brüksel’de çeşitli nümayişler izledim ama ikisi var ki unutamam; Pershing – Cruise füzelerine karşı Soğuk Savaş yıllarında düzenleneni; çelik sektöründe çalışan işçilerinki! İkisinde de jandarma birliklerinin kullandıkları gözyaşartıcı gaz nedeniyle fotoğraf çekemez olmuştum. Kasım ayı başına plânlanan Enerji Gösterisi AB’nin diğer ülkelerinden de katılım ile gerçekleşir ise, ne Belçikalı ne de Konsey, Komisyon ve Parlamento’dakiler koltuklarında rahat oturabilirler, göreceğiz. Ama şurası, şu andaki bir gerçek ki, toplumdaki « homurdanmalar » artıyor. « Savaş Hali » ilân edip, Strasbourg’daki toplantılarını askıya almayan – seyahat masrafları epey yüklüdür« dolgun » maaşlarından bile kesintiye gidip « fedakârlık » yapmayan Avrupalı yöneticilerin daha bugün onayladıkları 5 Milyar Avro‘yu buraların halkları zamanı gelince burunlarından fitil fitil getirmesini çok iyi bilir. Umarız o noktaya varmaz (nö)

***

Lire la suite

Avrupa’yı Enerjide « Sıkıştığı Köşe »den kurtaracak 7 adım ama öncelikle; « one for all, all for one! »


***

Lire la suite

That is what autumn awaits the EU.


If we were to adapt Erol Evgin’s song ( https://youtu.be/z8NlddBn704 ) for the EU, something like this would probably come out; “On the return of holiday, I thought about the next autumn months. A strange feeling fell on my shoulder again last night. You know, when the stars are flashing, a star falls and suddenly one feels a rush. Here is something like that. You know, when it rains and sometimes it thunders or lightning comes after it. Here’s something such is the autumn facing the EU.

***

Lire la suite

“Mare Nostrum” Dönülmez Akşamın Bir Adım gerisinde mi?


Ahhh, dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile Avunmak istemeyiz böyle bir teselli ile. Ah, ya aşk içinde harap ol ya şevk içinde, gönül. Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül. Yahya Kemal Beyatlı / Munir Selcuk Nurettin. Bu noktaya mı ilerliyor insanlık? Ama öncelikle şunu sormalıyız kendimize; nasıl ve niçin geldik ve müsebbibleri kimlerdir? 5 vakit önünde secdeye kapandığınız Yüce Kat’a, başta Diyanet’in başı olmak üzere, peşinden gidenler hiç sordular mı acaba?

***

Lire la suite

The Mediterranean region in question


The Mediterranean is always a hope guided by political utopias, contradictory economic interests, or the desire for exchange and openness. Each time, this hope is blurred by factors of adversity that prevent federative impulses and efforts to bring people together. Indeed, the Mediterranean space, in its plurality, diversity, and also in its complexity as a cultural area, seems to be an elusive space. To make the Mediterranean dream become a more tangible reality, thought should be given to the several areas. In order to achieve the three strategic goals of the region, young people and women have a great job; stability, human development and integration.

***

Lire la suite