İnsanca Yaşamak İsteyenlerin Ölümünden Kazanmak!

***

Yerküre’den Uzay’a 18 Ana Başlık Altında 2024 Gündemi

26 Temmuz-11 Ağustos 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan Paris Olimpiyatları’nın uluslararası gelişmeleri yansıtan bir siyasete ev sahipliği yapması bekleniyor. Ama tıpkı 1936 Berlin, 1980 Moskova Olimpiyatları gibi Paris’in de uluslararası kriz ve çatışmaların gölgesi altında gerçekleşmesi şaşırtıcı olmayacak. Rus ve Beyaz Rusya bayraklarının gönderlerde yer almayacağı ama buna karşılık İsrail bayrağının dalgalandırılacağı “şölenler”i gelin de geleceğin kuşaklarına izah edin. Ancak, her zaman olduğu gibi amaç sadece “güçlüler”in oturabileceği bir “Halil İbrahim Sofrası” değil mi? Oysa nasip, kısmet uğruna süregelen insanlık kavgasında kurbanları soran bile yok! Ne diyor Barış Manço; pay kapma çabası, bir dilim kuru ekmek kavgası tamam da tabloya bakınca güçlüler tatlı peşinde hep, yoksulların serpebilecekleri ne tuzları var ne de ekmekleri! Peki, dünya yaşayanlarını nasıl bir gündem bekliyor?

***

Günümüzün “Çatışma, Parçalanma ve Korku Çağı”nda Avrupa’nın Savunma ve Güvenliğinin Geleceği!

AB’nin Yürütme Organı olan Komisyon’un başkanı Ursula von der Leyen bugün Avrupa Parlamentosu genel kurul toplantısında bir konuşma yaptı ve 14-15 Aralık 2023 tarihli Liderler Zirvesi sonuçları ile 1 Şubat 2024‘te gerçekleştirilecek Avrupa Konseyi Özel toplantısının hazırlıkları üzerine yasama organının seçimlere giden üyelerini bilgilendirdi. VdL sıkıntılı bir tablo sergilediği konuşmasında şunları dedi: « Dünyamız bir çatışma ve çatışma, parçalanma ve korku çağı yaşıyor. Birliğimiz içinde odaklanma ve sorumluluk gerektiriyor. Ciddi zorlukların üstesinden ancak birlikte gelebiliriz. Bu dört yılda öğrendiğimiz en büyük ders de şu: Biz birlik olursak Avrupa güçlü durur (Konuşmanın tam metni – En+Fr+De: https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/speech_24_241) İçeride okuyacağınız analiz ise AB ve Yaşlı Kıta’nın gelecekteki güvenliği açısından farklı bir boyutu irdeliyor. AB üyesi olmayan iki ülkenin durumunu!

***

Humanity Should To Be Saved From Being Trapped Between The Two Lips Of 5 States.

Name(obligatoire)

Email(obligatoire)

Website

Message

Soumettre

Δ

« Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek » Tema’sı altında gerçekleştirilen, dünyanın en büyük 20 ülkesinin liderler düzeyindeki Zirve toplantısı Yeni Delhi’de sona ererken, şimdi akıllara takılan soru şu olmalı: İyi hoş da, sözü edilen « Tek Aile’den oluştuğu varsayılan « Tek Dünya »nın gerçek yöneticileri kimler ve de « Müşterek Gelecek »in teminat altına alınması için neler yapıyorlar, nasıl davranıyorlar, insanlığın hayrına olan hangi politikaları izliyorlar?!

***

Daily News & Analysis – Nouvelles quotidiennes – Günlük Haberler – 6 July

Bu E-Bülten’de, Türkiye-AB ilişkilerindeki güncel gelişmeler ile Türkiye ile Dünya’da, Teknoloji, Sağlık, Temel Hak ve Özgürlükler, Adalet ve çeşitli alanlardaki gündemin önemli konularında haber ve analizlere yer veriliyor. This E-Bulletin includes news and analyzes on current developments in Turkey-EU relations, as well as important issues of the agenda in the World, EU & Türkiye, Technology, Health, Fundamental Rights and Freedoms, Justice and various fields.

 

***

“Ehlileştirmek” Devr-i Daimi veya Kısır Döngüsü

Seçimlere uzanan yol üzerinde bir mola verseniz de içerideki siyasetçilerin « Amerika ve NATO Türkiye’ye demokrasi getirmek için çaba gösteriyor » türünden sözleri üzerine biraz olsun düşünseniz nasıl olurdu?! Depremi bile unutmaya başlayan, Kurtuluş Savaşı’nda bihaber, tarihini bilmez, günün gelişmelerini zahmet edip değerlendirmek, okumaz, bilgilenmek için gayret etmez, ama Twitter gibi ortamlarda dolduruşa gelip, duygusal takılıp yazmadığını da bırakmazlara anlatmak mümkün mü?!

***

Doğa ve Jeopolitik: Denizler, Okyanuslar ve Su…

20. yüzyılda suyla ilgili 149 anlaşma imzalanmasına karşın, çatışmaların çıkması tehlikesi her an için mevcut. İşte bu yüzden Dünya’nın su, denizler ve okyanuslar konusunda daha fazla işbirliğine gereksinimi var. Zira, jeopolitiğin su ile karşı karşıya gelmesi insanlığın da mahvına sebep olma, yıkımına yol açmada rol oynayabilecek bir güçte. İklim değişimi baskısının da artması hem suya erişimi zorlaştırıyor hem de denizler ile okyanusların bioçeşitliliğini tehdit ediyor. AB, tarımda suyun yeniden kullanım kıstaslarını belirliyor, eko-tasarım yönetmeliği hazırlıyor. Konu, Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiriyor. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk‘ün üzerine vurgu yaptığı gibi; jeopolitik çıkarlar için doğanın feda edilmemesi zorunlu!

***

“Avrupalı Kapitalistler”i Korku Bastı…

Neşet Ertaş‘ın türküsü tam da günümüzdeki durumu yansıtıyor: Zaman sana uymaz boşa çalışma gardaş zamana uymasını bil. El aklıynan gezip boşa dolaşma, biraz da kendine gelmesini bil. Bilmem okudun mu ilim ne diyo. Cehalet şu bana neler eylidi. Biraz gulak verip duymasını sana söyleneni duymasını bil ve de gel gardaşım zamana uymasını bil. Bizim gibi « marjinaller »in sesleri, sazları, ünleri yok, dinleyenleri de yok denecek kadar az. Boşuna « yırtınmıyoruz » gezegenimizde olup bitenleri yakından izlemeniz gerektiğini anlatırken. Eğitim düzeyiniz az olsa da, ayak uyduracağınız alanlar var. Neyse ki genç kuşaklar vakitlerini bla bla yaparak harcamıyorlar.

***

İklim Krizine Çözüm Sürecinde, Yeni “Üst Düzey Siyasi Diyalog Organı”

Ekvador, AB, Kenya ve Yeni Zelanda eş başkanlığı altında 50 devletin yanısıra sivil toplum, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, iklim ve finans topluluklarının katılabilecekleri bir üst düzey siyasi diyalog mekanizması olan Koalisyon, iklim değişikliğinin küresel ekonomiler üzerindeki tahribatı hafifletici tedbirleri belirleyecek.

***

ABD – ÇİN İlişkilerini “Birlikte Var Olma” Anlayışı mı Şekillendirecek?!

Başkan Biden Çine’e karşı daha az rahatsız edici bir söylem geliştirmiş olmasına karşın, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratan unsurların yine de devam etmesi bekleniyor. ABD’nin Çin’in teknolojik rekabet gücünü zayıflatmak aldığı için önlemlerin oluşturduğu gergin ortamda iklim konuları gibi küresel alanlarda işbirliğini geliştirilebilecek yönde çalışmaları da sürpriz olmayacak. Çin’in Rusya ile yakın ilişkileri ile nükleer silahların kullanımı konusunda Çin’in, ABD’nin endişelerini karşılayacak şekilde davranması da bekleniyor. Çin farklı saiklerle de olsa Uluslararası ticaret ve finans mimarisinin çağın gereklerine uyumlu olarak yeni kurallarla güçlendirilmesinde ön alabileceği düşünülüyor. Biden ve Xi’nin görüşmeleri sonrasındaki yeni dönemde, yeni gerginliklere yol açmayacak şekilde politika izlemeleri umuluyor.

***

“Şarampole yuvarlanmakta olan” Çin ve Washington kurgulu “Sonu Gelmeyen Yeni Oyunlar…”

ABD, Çin ile sıcak çatışma riskini göze alarak dünyayı daha derin bir ekonomik krize itmeyi göze alabilecek mi? Şi’nin son ÇKPK ardından ordusuna « Hazır olun! » talimatı asla küçümsenmemeli ve de yabana atılmamalı. ABD’nin irrasyonel davranış eğilimleri belki « dünyanın iyiliği için » görmezden geliniyor izlenimi yaratıyorsa da, konulara hakim olanlarca temkinli karşılanıyor ve de kesinlikle Washington’a güvenilmiyor. İhtiyatlı politikalar izlemeye başlayanlar arasında AB de var. Ukrayna Savaşı sonrası « Euphoria Sendromu »na kapılan Brüksel yöneticileri çok ileri gittiklerinin farkındalar ve « çıkış yolları » arayışındalar. Amerika’nın zorlamasıyla NATO’nun Madrit Zirvesi’nde belirlediği geleceğin tehditler arasına Çin’in de dahil edilmesi, kurgulanan “Yeni Büyük Oyunu”nun bir parçası mı diye sormaktan insanlar kendilerini alakoyamıyorlar. İstemeseler de düşünmeden attıkları adımlar acaba Avrupa Birliği’ni, ABD liderliğindeki “Yeni Büyük Savaşı”n parçası mı yapacak?

***

News & Analysis from Turkey and The World – 28112022

***

Democracy versus Autocracy: NATO on the lookout for new mission?

***

Çin-Tayvan Sorunu’nu ve Küresel İlişkilere Yansımasını anlamak!

***

Avrupa’yı “tir tir titreten” tehlike; 2. Çernobil veya doğrudan bir Nükleer Savaş…

Elindeki 6255 nükleer savaş başlığı ile nükleer silah konusunda dünyada birinci sırada bulunan Rusya Federasyonu’nun Başkanı Vladimir Putin, nükleer bir savaşın kazananı olamayacağını ve uluslararası toplumun tüm üyeleri için eşit ve bölünmez güvenliği savunduklarını söylerken samimi mi? Avrupa neden korkuyor? Uluslararası Kuruluşlar ne düşünüyorlar?

***

Dünya’yı, Ukrayna Sonrası nasıl bir “düzen” bekliyor?

Militarizmin genel tanımına göre; bir ülkede ordu gücünün aşırı derecede ağır basması, her tür sorunu askerî yöntemlere başvurarak çözme, bundan dolayı silahlı kuvvetlere öncelik tanıma eğilimi ve savaşı yüceltmektir. Avrupa Tarihçisi Michael Hovard ise; “askeri alt kültüre ait değerlerin toplumun egemen değerleri olarak algılanması” der. Yeni ortamda, sivillerin aktif katılımı ve rızasını içeren koşullara karşın yine de savaşlar, potansiyel tehditler gölgesi altında, adına ‘serin barış’ diyebileceğimiz yeni bir dönemin hüküm süreceği ‘sivil’ pratikler yöntemleri mi geçerli olacak? nö.

***

World Biggest Economies: A future that’s as disruptive as it is uncertain, but….

Going forward, the joke will be on us if we, the three-fifths of the global population that comprise the G20, start believing some narratives. Thankfully, even though narratives are entering the domain of economics through the backdoor of politics, the field is gaining ground and widening the front door of the field.

***

Ukrayna’daki sıcak çatışma, Rus Bebeği ‘Matruşka’ gibi yenilerini çıkarmaya “gebe” mi?

***

Turk’s perspective on the changing world: The rise of nativism and nationalism in Turkish foreign policy, support for increasing autonomy in foreign policy…

Turks stili give credibility to international organizations, particularly in specific policy areas such as human rights, economics-trade, democracy-rule of law, humanitarian assistance, refugees and climate change. This indicates that Turks display a higher preference for multilateral institutions with a high level of approval to their activities in human rights-democracy related areas. But besides that, Turks, who believe that Turkey is facing enemies on many fronts, feel that it should reaffirm its new identity with alliances on cultural and religious grounds and justify the current apparent rise of conservative nationalism.

***

Strategic Concept identifies terrorism as one of the main threats of NATO

NATO reviewed the progress in the fight against terrorism. In all its forms and manifestations. And reconfirmed its commitment to continue the fight with determination and solidarity. Including through intelligence sharing and support for its partners. Alliance Leaders discussed also how to address the growing challenge. Including with even more support for NATO’s partners in the region. NATO faces the most serious security situation in decades. But rising to the challenge with unity and resolve. The decisions taken in Madrid will ensure that Alliance continues to preserve peace, prevent conflict, and protect our people and our values. Europe and North America, standing together in NATO.

***

ABD’nin Stratejik Güvenlik Belgeleri: Yazılanlar birer birer gerçekleşiyor. Sırada Türkiye ve Bölgesi mi var?!

Avrasya Güvenlik Alanı’nda da yeni dengelerin oluştuğu ve bloklaşmaların ortaya çıktığı bir süredir görülüyor. Bloklaşmada, ABD ve İngiltere karşısındaki Çin ve Rusya’nın konumu ile ABD’nin yanına alacağı devletler giderek daha belirgin hale geliyor. Bu yeni « tablo »da AB ülkelerinin ne derece işin içinde olacağı merak konusu. ABD’nin böyle bir ortamda daha önce olduğu gibi harekât ortamını şekillendirme yeteneğini yeniden gösterip gösteremeyeceği de anlaşılacak.

***

Dünya sadece buğday kıtlığı yaşamıyor…

Elbette konuya vakıf olmayanlar için sıkıcı gelse de, özellikle geleceğin dünyasında yaşayacakların büyük önem atfetmeleri gerekiyor. Acaba bu tür konular « altıpatlar masası »nın gündemine geliyor mu, getiriliyor mu? Afrika ile ilişkilerin artırılması bu alanda da ön plâna çıkmıyor mu? Çin niçin Afrika’da « tekelleşmek » istiyor? AB neden « sömürgecilik » yıllarında bu konuya el atmadığının pişmanlığını yaşıyor olsa da, o demlerin teknolojileri daha ileri düzeylere varmamıştı. Ama yine de « ileri görüşlülük » gerektiren bir konu değil mi? Afrika ile ilişkileri neden güçlendirmek istiyor yeniden? Daha sorulacak o kadar çok soru var ki. Türkiye’nin politikacılarına önemli görevler düşüyor. Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek, alâkasız konularda saldırmak muhalefet için daha kolay bir iş olsa gerek. Ama…

***

Savaşlara ve silahlara harcanan paralar sonucu toplumun bazı kesimlerinin karşılaştığı açmazlar…

Rusya’nın Ukrayna’ya girmesini kınayan ülkelerin Rusya’ya karşı aldığı siyasi tutum ile ekonomik ve finansal yaptırım kararları sonucunda küresel ticaretin büyük ölçüde etkilendiğini söylemek mümkün. Küresel ekonomileri olumsuz açıdan etkisi altına alan sıcak çatışma, düşük gelir grubundaki insanların ekonomik durumlarını daha da zorlaştıracağı açıkça ortaya çıkıyor. Nükleer savaş tehdidinin bir gerçek haline geldiği yeni konjonktürde savaşın etki alanı da değişiyor. Savaş, karşılıklı bağımlılığın arttığı uluslararası sistemde küresel ticareti doğrudan ve hızlıca etkiliyor. Gerçek olan ise savaşın tanımlandığından çok daha acı ve yeni dünya düzeninde etkisinin çok daha büyük ve domino etkisi yaratan bir kuvvette olduğu.

***

Putin’in “geleceği” ve sonrasının dünyası?! – The world of Putin’s « future » and beyond?!

Dengeli politikalar sayesinde, Türkiye’nin, jeopolitiği ve jeostratejik konumuyla ne kadar önemli bir ortak olduğunu hatırlayan ABD ve Batı’nın Putin sonrası oluşan rahatlama ve güvenlik ortamında Türkiye’ye olan yaklaşımlarını değiştirecekler mi? Ama son tahlilde Putin’in, envanterindeki çok tehlikeli imkanları her an uygulayabileceğinin de önemli bir gerçek olduğu bilinmeli.

***

ABD bildiğiniz gibi. “Bıraktığı yerden dünyayı Karıştırmaya devam – USA as you know. Keeping to Confuse the World

Washington’un, Ukrayna Krizi öncesi ve sonrasında canlandırdığı eski dönemleri andıran politikaları yeni kriz ve sıcak çatışmaları körükleme tehlikesi taşıyor. Dünyanın kriz patlamasına açık bölgeleri ile kimi ülkelerin « yumuşak karınları »nı yumruklama girişimleri aralıksiz süregeliyor. Amaç, ABD’nin Biden döneminde, eski etkinliğini ve hegemonyasını yeniden tesis etmek. Özellikle de Kasım seçimleri yaklaşırken yaz aylarından istifade ederek. Rusya, Ukrayna’daki krizi batı tahrik etti, derken haksız mı?

***