My name is Seed; The Seed ancestor descendant!
***
Filed under: Agriculture/Tarım, Culture/Kültür, Ekonomi, Health-Santé-Sağlık, Prof.Tayfun Özkaya Makaleleri, Türkiye, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
My name is Seed; The Seed ancestor descendant!
***
Filed under: Agriculture/Tarım, Culture/Kültür, Ekonomi, Health-Santé-Sağlık, Prof.Tayfun Özkaya Makaleleri, Türkiye, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
Schande über dich Deutschland!
***
Filed under: A K P, Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Avrupa Birliği, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Erol Erdoğmuş yazıları ve arşivinden, Immigration, Irkçılık-Racisme, Referandum 2017, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Terörle Mücadele, Yeni Anayasa Süreci, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity, İslâm | Leave a comment »
… ve Kim kime, dum duma Türkiye’si… Ne kadar çok kişi benimle aynı fikirdeyse, o kadar çok yanıldığımı düşünürüm – Beden üzerinde zorbalık uygulayan despotluk vardır; ruh üzerinde zorbalık uygulayan despotluk vardır; hem beden hem de ruh üzerinde zorbalık uygulayan despotluk vardır. Birincisine hükümdar denir, ikincisine papa denir, üçüncüsüne halk denir – Hırs başarısızlığın son sığınağıdır – İnsanların senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanların senin hakkında konuşmaması – Gerçek dost önden bıçaklar – Hepimiz aynı çöplüğün içindeyiz, ama bazılarımız yıldızlara bakar – Oscar Wilde. Güvensiz kalplerimizi karaktersiz insanlara borçluyuz – Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her çoşku şeytanla pazarlıktır – Ben de küçük şeylerden mutlu olabilirim ama bu kadar pisliğin arasında o küçük şeyleri çıkarmaya üşeniyorum – Etik değerlere sahip olmayanlar genelde kendilerini daha özgür hissederler ama genelde sevme ve hissetme yetisinden yoksundurlar – İnsan; geçmişi özleyen, geleceği düşleyip umutlanan, içinde bulunduğu koşullardn ise sürekli şikâyet eden bir mahlûktur – Sırtından hançerleyene kızma, güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşanlara da sakın darılma, onları adam yerine koyan da yine sensin – Charles Bukowski. |
***
Filed under: Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Culture/Kültür, Political Parties-Siyasi Partiler, Prof.Dr.Nurullah Aydın Makaleleri, Referandum 2017, Ruh Sağlığı_Psikoloji, Türkiye, Yeni Anayasa Süreci, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity, İslâm | Leave a comment »
Yersen… ‘Evet oyu vermeyen teröristtir!’ tutmadı… ‘Evet oyu vermeyen fetö+kandil (nedense İmralı dahil değil) +HDP’lidir!’ yemedi… ‘Herkesi, HDP’lisini bile «konsolidasyon»a davet ediyorum, ‘Hayır’ diyenler; Devlet’in temellerini sağlamlaştırmak değil, altını oymak isteyenlerdir! Yetmiyor… ‘Referandum’da Evet demek Allah’ın, Peygamerin emridir, 16 Nisan Hadisi bile var! Mütedeyyin insanlar, İslâm’ı özümsemişler ne derler acaba? Anlaşıldı iş başa kaldı, «karşı darbe»deki gibi «bizim üçlü»ye düştü yine… Gel buraya istihbarat servisi şefim, sen de gel başkomutan vekilim, bakın aklıma ne hinlik geldi yine. 15 Temmuz gecesi sayesinde milleti sokağa döktüğümüz hanım kızımızın o mülâkatı var ya. He vaaarrr… Atılan başlık ta var ya… he vaaarrr… «Yeni Çıkış Nokta»mız burasıdır kampanyamızı etkili kılmamızda! Bu da Yenikapı Ruhu gibi mortayı çekmesin aman… Askeri ile sivili ve iktidar ve yavru muhalefeti ile sizlerin şu an yaptıkları tamamen Referandum Kampanyası’nın bir parçasıdır! Algı operayonudur! Genel Seçimler öncesinde seçmenleri ««istikrar ve terörü durdurma» vaadleriyle aldattıkları gibi… Şimdi de diyecekler ki; bunların hepsi «asker düşmanı»dır. Evet demeyen «ordu düşmanı»dır. Suriye’de «memleketi savunanlar»a boral bozucu darbe indirenlerdir! Etkili olur mu? |
***
Filed under: A K P, Başbakanlık_Prime Minister, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Darbe_Girişimi-15072016, HDP, MHP, Nusret Özgül Yazıları, Referandum 2017, T S K, T.B.M.M - Grand National Assembly of Turkey, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Terörle Mücadele, Yeni Anayasa Süreci, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs | Leave a comment »
Çözüm, ‘fosil yakıtsız bir gelecek’ bekliyor! Trump Dönemi’nde Washington’un Paris Anlaşması’nın uygulanmasındaki takınacağı tavır endişe yaratırken; AB’nin küresel rolü hayatî önem taşıyor. Bu noktada AB’nin, ulusal ETS kurma hedefini sürdüren Çin ile olan yakınlaşmasının mercek altına alınması gerekiyor. AB’nin politika alanlarını değerlendirirken, AB’ye üye olan veya Türkiye gibi aday ülkelerin Birlik’e uyum sağlamaları için yapılan her çalışma, bir bütünün parçası olma hedef ve özelliğini koruyor. Ulusal boyutta Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri emisyonlardaki artış hızı. Bu hız tüm sektörlerde görülüyor. Nitekim, Türkiye’ye ait veriler artık uluslararası raporlardaki yerini daha sık almaya başlamış bulunuyor. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının en az yüzde 30’a yükseltilmesi ve tüm kömür rezervlerinin kullanıma açılması aynı hedef tablosunda yer alıyor. Türkiye’de fosil yakıta olan bağımlı bir üretim modeli, yeni küresel politikaların belirlendiği dönemde ve sonrasında gerçekçi olmayacak. Ulusal boyutta atılacak her adım Türkiye’nin BM nezdindeki taleplerinin karşılanmasında etkili olacaktır. Türkiye’ye ait resmi verilerin az rastlanır olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Bu noktada şeffaflık ilkesinin de yeni sistemin önemli kurallarından biri olduğu unutulmamalı. Peki bu alana ilişkin bir «Durum Muhasebesi» yapmak gerekirse neler söylenebilir? |
***
Filed under: Avrupa Birliği, Çevre/Ecologie/Ecology/Environment, China/Çin, Ekonomi, Energy Issiues, Health-Santé-Sağlık, Türkiye, USA, İKV - Tüsiad, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
Çal ki; avurdumda şişen özgürlüğün, inlesin cümle âleme türküsü! çal tutuklu dillerin prangalarını gevşetecek kadim bir yarayım cümle alem dilinde vur tele |
***
Filed under: Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Çocuklar_Children, Culture/Kültür, Dr.M.Halit UMAR yazıları, Sanat_Art, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Şiir Pazarı_Poetry_Poésie, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
…Yoksa Allah’ın «Emri» mi! Referandum, bir partinin iktidara gelmesi için yapılan bir seçim çalışması gibi halka tanıtılamaz. Bu resmen Hile-yi Şeriyye olur.Yani Kanuna karşı hile olur. Hile yapan asla iflah olmaz. AKP yasal bir partidir. Çok Partili Parlamenter sistem içinde kalmalıdır. Bu partiyi Cumhurbaşkanının emrinde ülkede tek adam partisi yaparak Kuvvetler Birliğine dönüştürmek hem partiye hem de ülkeye çok büyük zararlar verir. AKP’nin, Başbakan Binali Yıldırım öncülüğünde başlattığı bu kampanyalar aldatıcıdır. (…)FETÖ ile bu adamın arasında ne fark var? O da ağlayarak insanları inandırmaya çabalıyor. O da sızlanıyor. O da aynen FETÖ gibi geleceği okuyor. İslam adına, Peygamber adına karar verip, hüküm ortaya koyuyor. Kim Allah’ın neyi neden ve nasıl yapacağını, neyi istediğini veya istemediğini bilebilir? Ama, Allah’ın ne yapacağını, nelere karar verdiğini, işleri nasıl yönettiğini yanı başında duruyormuş gibi tam ve net olarak biliyor bu adam. Arlanma, utanma, sıkılma, korkma, ürperme olmaksızın! Din, politikacılara teslim edildiğinde işte bu şekle döndürülür. İktidar amaçlı kullanılır. Politik kişilere hizmet eden bir araca dönüşür. Yetmediği yerde referandum için hadis bile bulunur. Yoksa da icat edilir.(…) Bunları yazan ben değilim. AKP’li de olsanız eğer aklı-ı selim sahibi bir müdeyyin iseniz, beş dakikanızı verip açın okuyun, haksız mı söyleyen?! Değilse atacağınız oyun rengini değiştirebilecek güç ve cesareti kendinizde görebiliyor musunuz? |
***
Filed under: A K P, Başbakanlık_Prime Minister, Darbe_Girişimi-15072016, Münir Kebir yazıları, Referandum 2017, Türkiye, Yeni Anayasa Süreci, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İslâm | Leave a comment »
…ve Türkiye’nin acilen güncellenmesi gereken Ulusal Güvenlik Stratejisi… ABD’nin Orta Doğu’daki muhtemel “geri kazanım” hamlesi nin ağırlıklı bir şekilde proxy unsurlar üzerinden olması beklenmelidir. Bunlar da hiç kuşkusuz; bölge ülkeleri, IŞİD ve Kürt Hareketi olacak. Öte yandan, Moskova’nın Kürt hareketi ile olan ilişkileri de unutulmamalı. Rusya’nın Kürt hareketine ilişkin görüntüsü somut değişiklik işaretleri veriyor. Moskova’nın Kürt hareketi ile olan ilişkileri, ivme ve canlılık kazanmış bulunuyor. Etnik ya da dinsel temelli ayrılıkçı hareketlerin dış devletlerce “ortak düşman”larının aleyhine kullanıldığına dair örneklerle doludur Tarih! Çünkü terörizm, kolay ve ucuz bir dış politika aracı dır. PKK’nın da bugüne kadar hem ABD hem de AB tarafından Türkiye’yi hedef alan “dış politikaların” bir aracı olarak kullanıldığı bir sır değil. Sözde YASAKLAMA kararlarına karşın… Uluslararası ilişkilerinde Türkiye’nin gerçekten başı belâda. Ve bu belâ da, münhasıran Kürt hareketi ile ilgili olacak. Peki ne yapmak gerekiyor? |
***
Filed under: A K P, Asia Issues, Avrupa Birliği, China/Çin, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Dışişleri Bakanlığı-MFA, iran, Iraq-Irak, Israel-İsrail, Kürt Sorunu, Lozan, NATO, Orta Doğu, Prof.Osman Metin Öztürk, Referandum 2017, Religious Affairs, Russia - Rusya, Suriye/Syria/Syrie, T S K, Türkiye, Terörle Mücadele, Terrorism, Turkey - Russia relations_ilişkileri, USA, Yeni Anayasa Süreci, Yeni Dünya Düzeni, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İslâm | Leave a comment »
Kadın Özgürlüğü! Tarafıma gönderilen ve emsal teşkil ettiğine, jurisprudence/içtihat niteliğinde olduğuna inandığım mahkeme kararlarını [AKP Dönemi’nden «Emsâl» Mahkeme Kararları – I]okurken dikkatimi çeken bir isim oldu, yargıç Mithat Ali Kabaali! Gerçeği söylemem gerekirse; hiç duymadığım bir isimdi… Araştırma motorlarına daldığımda çok sayıda (5000 üzerinde) Kabaali çıktı karşıma! Birinde şu şekilde tanıtılıyor: Bir başka tanımda; ‘Kral gibi adamdır’ deniliyor. Elbette Kral burada mecazî anlamda kullanılıyor. Ve şu ekleme yapılıyor: Adaletin ve Tarafsızlığın Hakimi! Diğer bir deyişle; Kadı Kafalı Yargıç’lardan değil… Şimdilerde, kendilerine vekil ve danışman diyorlar! Bu haftaki «emsal» karar; giderek azalan kadınların gezinti özgürlüğü namı diğer – Cinsel Taciz – açısından ciddi risk yaratanlarla ilgili. İyi okumalar… – nö |
***
Filed under: A K P, Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Başbakanlık_Prime Minister, C H P, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Kadın/Women, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
Aydının dalkavukluğu, cahilinkinden çok daha yıkıcı ve tehlikelidir! Kemik yalayıcılık, çanak yalayıcılık, yağcılık, yalakalık, yalpaklık, yaltakçılık, yaltaklanma, yaltaklık, tabasbus, huluskârlık sözlüklerde Dalkavukluk diye geçer! Gelin bakalım, ünlü düşünürler neler demişler bu konuda: İktidar yalakalıktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref ortadan kalkar; ayaklar altında ezilmeye başlar – Shakespeare; Dalkavuklar, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir; Dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün getirdiği çıkardan daha fazla olursa, o ülke batar – Montesguieu; Rakip ve düşmanlarınızı gülünç gösterip mahvetmek isterseniz, etrafını dalkavuklarla doldurun – Edmound Jaloux; Kendine ait olmayan bir ölüye sunu sunmak, dalkavukluktur – Konfüçyus; Bizi tenkit ederek kurtaran dost, kaybımıza sebep olan dalkavuktan çok daha itibarlıdır – Delavigne; Ülke bölünsün istiyorum. Yandaş, Yalaka ve Yavşaklar bir tarafa; Onurlu, Şerefli, Emekçi ve Vatanperver insanlar bir tarafa – Can Yücel; Yağcılık, her türlü sosyal ilişkinin merhemidir – Neyzen Tevfik; Dalkavuklar ne kadar yükselirlerse yükselsinler, kendilerini yükselten tekme izlerini arkalarından silemezler – Cenap Şahabettin; Dönemsel şekil değiştiren iki mahluk vardır; ipek böceği ve dalkavuk – H.Danişmend; Kişi, sende olmayan vasıflarla överse, sende olmayan kusurlarla da yerebilir – Ali Zeynel Abidin… |
***
Filed under: Culture/Kültür, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Misafir Yazar, Political Parties-Siyasi Partiler, Referandum 2017, Türkiye, Yeni Anayasa Süreci, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
In the U.S. and Abroad!
***
Filed under: Culture/Kültür, Gençlik-Youth-Jeunesse, Immigration, Irkçılık-Racisme, Orta Doğu, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Terrorism, USA, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
«Pişmiş tavuk»un başına bile gelmeyenlere maruz bırakılanlar! ‘İstanbul’da Kalyoncu Kışlası oğlanlar kerhanesine dönmüştü’ Karakoldan çıktığında hemen kapıda jandarma müfrezesi kendisine Padişahın emridir diyerek saraya dönmesini bildirir (Veliaht Vahdettin Teşkilat-ı Mahsusa’nın başındadır ve onun takibi nedeniyle Padişaha yönlendiriliyor). Sadrazam Saraya çıktığında II Abdülhamit Sadrazamın üzerine yürüyüp; ‘sen kimin ajanısın?’ diye çıkışır. Sadrazam kellesinin gideceğini anlayınca; ‘Padişahım yemin ederim ki çiş yapmak için karakola öyle acele acele girdim. İnanmıyorsanız ceketimi koklayın yarısını altıma ettim’ der. II Abdülhamit ceketi koklar ve gerçekten idrar kokusu alınca Sadrazamı bırakır! – [Kaynak:Tarih-i Cevdet] |
***
Filed under: A K P, Culture/Kültür, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Münir Kebir yazıları, Türkiye, Yeni Anayasa Süreci, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs | Leave a comment »
Kamuoyu; toplumun başat duygusu, düşüncesi, davranışı olmalıdır. Oysa… Hiçbir şey bilmiyor, ama her şeyi bildiğini iddia ediyor. İşte size politikacı profili – Bernard Shaw; Büyük Demokrasi’lerimiz; aptal bir kişinin, akıllı bir insandan daha dürüst olduğuna inanırlar. Politikacılar işte bu yüzden toplumu daha da aptallaştırmak isterler – Bertrand Russell; Politikacılar; toplumun avukatlığını yapabilecek ahlâk ve etik sahibi değildirler – George Martin; Günümüzün politikacılarının, bırakın makale ve konuşmalarını oturup kendilerinin yazabildiklerini, okuyabilme yetileri bile yoktur – Gore Vidal; Bir politikacı ile devlet adamının arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Birincisi hep seçimleri ve seçilmeyi düşünür; ikincisi ise gelecek kuşakları ve onların iyiliğini – James Clarke; Dürüst bir politikacı kendini sürekli satandır – Robert Heinlein; Hepsi; çıkarcı, yalancı ve demagog, ama öncelikle; bir halkla ilişkiler adamıdırlar. Zamanlarını seçmenlerinin elini sıkmak, onları kucaklamak, yalan da olsa övgü dolu sözler sarfetmekle geçirirler. Ancak zamanı gelince de amaçlarına ulaşabilmek için onları teklemekten de kaçınmazlar – Harry Truman… – [Elbette istisnalar vardır ama genel kaideyi bozmaz, azınlıkta kalırlar! Onları tenzih edelim -nö] |
***
Filed under: Erol Erdoğmuş yazıları ve arşivinden, Political Parties-Siyasi Partiler, T.B.M.M - Grand National Assembly of Turkey, Türkiye, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
Amaçsız bir sürüye dönüşüm! Biz ince bel, elâ göz, sütun bacak için sevmedik güzelim ANLAYAMADILAR… *** Çınarı yıkmak için *** Yeter artık Yenicami tıraşı, Nazım Hikmet |
***
Filed under: Nâzım Hikmet Ran, Political Parties-Siyasi Partiler, Prof.Dr.Nurullah Aydın Makaleleri, Referandum 2017, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Yeni Anayasa Süreci, Şiir Pazarı_Poetry_Poésie, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
American people expect our allies to keep their word and do more in our common defense. America will continue to do our part but Europe’s defense requires Europe’s commitment as much as it does ours. Because a stronger NATO means a safer world. As PresidentTrump has said: for too long, too many in NATO haven’t done their part to fairly pay the cost of our common defense. The world needs NATO’s strength and leadership now more than ever before. Immediate and steady progress needs in defense spending among member countries. NATO has set a goal that nations should spend the equivalent of 2 percent of their GDP on defense, but many don’t. The United States is expressing strong support for NATO even as we challenge NATO and challenge our allies to evolve to the new and widening challenges and further meet their responsibilities. |
***
Filed under: European Union/Avrupa Birliği, Military issues, NATO, USA, Yeni Dünya Düzeni | Leave a comment »
Günâhları ve Sevapları ile II.Abdülhamit! Bir insanın bakışları çok şey anlatır yaşamda. Anne sevgisinden mahrum kılındığını; babasının ilgisizliği; çevresinin kendisine kayıtsızlığını okursunuz o bakışlarda. Çekingen, kuşkucu, içine kapanık bir mizaca sahip oluşunu da yansıtır derinliklerinde… Sevecenlik göremezsiniz. Oysa bütün bunlar demek değildir ki; kişi insan varlığının ciddi meseleleri üzerinde düşünmüyor. Düşünmesi bile insanı sevdiğinin bir göstergesi kabul edilemez mi? Hele o kişi bir girdap, iğneli fıçı, cellâtların kol gezdiği, bin türlü iç ve dış entrikaların döndürüldüğü devletin en tepesinde ise, bir Padişahsa. Hayatta kalabilmek için hileye karşı hile yaparak kendini korumaya mecbursa. Sivil ve askerî vesayetin, din tacirlerinin temsilciliğini yapan Ulema zümresinin ruhunu okumuş, «marifetleri»ni çözebilmişse… II.Abdülhamit’in yaşamına güvenilir, sağlam bilgilerden ve belgelerden yola çıkan, Münir Kebir’in bakış açısından göz atmaya ne dersiniz? |
***
Filed under: Culture/Kültür, Münir Kebir yazıları, Ruh Sağlığı_Psikoloji, Türkiye, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs | 10 Comments »
The United States’ commitment to the European Union is steadfast and enduring Together, the EU and the USA have the largest bilateral trade and investment relationship in the world, roughly 31% of the world trade and over 49% of the world GDP. In keeping with the evolving political and legal personality of the EU, there is active cooperation across a host of sectors: cooperation in justice and home affairs, energy and energy security, environment, science & technology, education & training. On 14 June 2013, the Council of the European Union adopted negotiating directives for a Transatlantic Trade and Investment Partnership (TTIP) with the US. |
***
Filed under: European Union/Avrupa Birliği, USA | Leave a comment »
Halkın ve Siyasi Partilerin Türkiye’ye Dünya’da Biçtikleri Yer! Türkiye’de Kamuoyu’na göre; her Türk’ten 29’nun tercihi Avrupa/Batı Dünyası’nda kalmak. 27’si İslâm Dünyası ve Ortadoğu adresini gösteriyor. 10’u geldikleri topraklara, Orta Asya Stepleri’ne dönelim diyor. 20’si ise, Türkiye Türkiye olarak kalmalıdır görüşünde. Bu oranlar siyasi partilere dağıtılınca çıkan sonuçlar şunlar: AKP: İslam Dünyası 39, Avrupa 22, OAS 10, Türkiye’nin kendi modeli; 18… CHP: Batı kampı; 51, Ortadoğu/Asya; 6 – 7, Kendi olmaya devam; 27… MHP: Batı ve İslam; 28, Türkün çıkış noktası; 16, Kendi kimliği 19… HDP: Avrupa; 41, Ortadoğu (Kürdistan); 26, OAS; 2, Mevcut Türkiye; 10… Diğer partiler toplamı: Batı; 23, geriye kalan tüm seçenekler toplamı; 77… …Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki; ‘Bana dictator mü diyorlar? Bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıp gidiyor! Oysa Erdoğan, gücünü resmileştirmek ve pekiştirmek için referendum seçeneğini kullanıyor. İktidarı tümüyle eline geçirmesinin; bir taraftan ülkenin ekonomik sorunlarını şiddetlendirebileceği gibi, Avrupa Birliği ile ilişkilerini de gerginleştirme olasılığı mevcut! |
***
Filed under: A K P, Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, C H P, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Darbe_Girişimi-15072016, Ekonomi, European Union/Avrupa Birliği, HDP, Immigration, Iraq-Irak, Küreselleşme/Globalisation, Kürt Sorunu, MHP, NATO, Orta Doğu, Political Parties-Siyasi Partiler, Referandum 2017, Suriye/Syria/Syrie, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Terörle Mücadele, Terrorism, Turkey, USA, Yeni Anayasa Süreci, Yeni Dünya Düzeni, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity, İslâm | Leave a comment »
O da benim Yaşam Yolum! Bir yol tutturmuşum Prof.Dr.Yıldız Tümerdem |
***
Filed under: Culture/Kültür, Dr.M.Halit UMAR yazıları, Romantizm, Şiir Pazarı_Poetry_Poésie, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
«Adam»ına bağlı! Hayat hızlı akan bir nehirdir. Altın gibi, parıltıları akıp gider, sonunda bize sadece kumu kalır – George Elliot; Hep korkarız yalnızlıktan ama bil ki yalnızsan eğer; yalancı arkadaşların, riyakâr dostların ve her an çekip gidecek bir sevgilin olmaz – Necip Fazıl Kısakürek; Hayat iki dipsiz karanlık ortasında bir kibrit alevidir – İsmail Habip Sevük; Ben ağlarken yanımda değilsen eğer, güldüğümde gölge etme başka ihsan istemem – Milan Kundera; Sakin ve mutlu bir hayat mı arıyorsunuz; fazilet yoluna sapın, varacaksınız hiç endişeniz olmasın – Jurvenal; Maddi hayat dengeye, manevi hayat doğruluğa dayanır – Victor Hugo; Belki sıkıca sarılabileceğimiz bir sevgilimiz olmadı, belki yalnızız, ama bilinsin ki, adam gibi sevdiğimizdendir yalnızlığımız – Aziz Nesin; Hayatın varlığını duyabilmek, hayatın devamını sağlar – Henry Baston; Ey yalnızlık! Herkesin koynuna girip çıkarsın da, bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var? – Ece Ayhan; Ben sedefe benzerim; beni kırdıkları zaman gülümserim. Bir rahatlığa, bir üstünlüğe ulaşınca gülmek, ham kişilerin işidir! İnsan olan; kırılıp ezildiği zaman gülümseyebilendir – Anonim; Eğer hâlâ kendini yalnız hissediyorsan, bil ki bu sana Tanrı’nın bir lütfudur – Anonim; |
***
Filed under: Culture/Kültür, Dr.M.Halit UMAR yazıları, Romantizm, Sanat_Art, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
16 Nisan’dan sonra ara da bul; ya hatıra ya da antika olacak! Davanın sağlıklı olarak değerlendirilebilmesi açısından , yargıca göre; önce bir kısım özgürlükler ile gazetecilik mesleğinin kısaca tanımlanması gerekmektedir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özellik düşünen bir varlık olmasıdır. Düşünme , yanında bunu açıklayabilme özgürlüğünü de gerekli kılar. Bir zamanlar “ Tanrının yeryüzündeki gölgesi “olarak tanımlanan yöneticinin ; kişiliği ve davranışlarına yönelik eleştirilerin , bir çeşit küfür ve tanrısal iradeye karşı gelme olarak değerlendirildiği günlerde ; Bu dayatmaya karşı özgürlük savaşında, fısıltı gazetesi olarak tanımlanabilecek sözlü ifadeler ile elden ele dolaşan yazıların katkısı görmezden gelinemez. Basının görevi ; kamunun genel yararlarını ilgilendiren tüm olaylar hakkında bireyleri objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak ; toplumun ilgi ve bilgisini çeken sorunlarda kamuoyunu düşünceye sevk edecek tarzda tartışmalar açmak ; bireyi toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak ; ülke yönetimini üstlenen yöneticileri eleştirmek ve uyarmak ; kişileri , yaşadıkları toplumun ve tüm insanlığın sorunları bakımından bilinçlendirmektir. Basın bu görevini yerine getirirken , bazı kişi ve kurumları eleştirmek zorunda kalabilir. Durumun farkında olan idareciler , tarih boyunca ; bu etkinin kırılabilmesi ve basının kontrolleri altına alınabilmesi için ; Başta , yandaş medya yaratma ; halkı gazete almamaya ve okumamaya davet etme ; ekonomik açıdan destek yerine köstek olma ve vergisel denetim tehdidi altında tutma gibi pek çok farklı yönteme başvurmuş ; çoğu zaman geçici de olsa olumlu sonuçta almışlardır. Özgürlükçü demokrasi düşüncesi ; kamusal çıkarlara ilişkin tüm sorunların açıkça tartışılmasını , toplumsal yarar açısından gerekli görür. Eskilerin “…… Barika-ı hakikat , müsademe-i efkardan çıkar…… “olarak belirtikleri bu anlayış uyarınca , gerçeğin , karşılıklı görüşlerin çatışması ile ortaya çıkacağına inanılır. İnsan yaradılışının doğal bir sonucu olarak , en iyi yönetimlerde dahi kötü davranışlar ortaya çıkabilir. Etkin kontrol sistemi ile bu çeşit sapmaların önlenmesi ve daha iyisi bulunana kadar mevcutlar içinde en güzel rejim olan Demokrasinin güvence altına alınması olanaklıdır. Etkili bir kontrol ; ancak birbirinden bağımsız kurumlar tarafından karşılıklı olarak yapıldığı takdirde sonuç verebilir.. Ancak demokrasi sadece seçimden ibaret değildir. “ Seçim sandığı bütün sorunların çözümüdür “ şeklindeki anlayış ; Bazen seçilmişlere …Siz isterseniz Hilafeti bile geri getirirsiniz… “dedirtebildiğinden ve demokrasiyi araç olarak kullanıp iktidara geldikten sonra onu yok etmeye kalkışanlar çıkabildiğinden ; demokratik rejimler açısından bu anlayış kabul edilemez. *** Peki ya Türkiye’deki Kuvvetler Ayrılığı’nın işleyişi ne durumda? Devlet mekanizmasını en iyi ve etkin biçimde denetleyebilecek yegâne güç olması gereken basın görevini özgürce yapabiliyor mu? (nö) |
***
Filed under: A K P, Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Basın, Başbakanlık_Prime Minister, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Darbe_Girişimi-15072016, Political Parties-Siyasi Partiler, Press, Referandum 2017, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Yeni Anayasa Süreci, Yolsuzluklar_Corruption, İnsanlık - Humanity | 2 Comments »
Camiler Kışla Oldu; Kubbeler Miğfer; Minareler ise Süngü! Camiler AP’nin ve sömürücü Amerika’nın birer milis kışlası haline getirildi. Halka orada kıyam telkinleri yapıldı. Orada ölüm talimleri yaptırıldı. AP’ye ve Amerika’ya muhalif, Türkiye’nin bağımsızlığını isteyen vatandaşlara orada komünist, orada kâfir dendi. Cami-kışlaların insanları öylesine şartlandırılmış, öylesine Amerikan kölesi haline getirilmiştir ki, sözüm ona müslümanlar, çember sakallılar Boğaz’daki Amerikan filosuna karşı Fındıklı ve Dolmabahçe camilerinde namaz kılmışlardır – Yaşar Kemal. Artık anayasa değil, yasalar değil, kaba kuvvet konuşuyor… Üstelik karışıklıktan yararlanan hükümet anayasada tanınmış özgürlükleri daha da kısmak üzere Nizamı Koruma Kanun Tasarısı‘nı alelacele Meclis’e sevkediyordu. Hemşehrilik bağları, dinsel inançları ve sürekli kışkırtmalar kim bilir daha kaç insanı bu saldırıya ortak etmişti. Geçmişini unutma Türkiye! Bilmiyorsan öğren, bugünlerle kıyasla, geleceği düşün. Ama önce 16 Nisan için iyi düşün Türkiye! (nö) |
***
Filed under: A K P, Culture/Kültür, Cumhurbaşkanlığı_President of Republic, Darbe_Girişimi-15072016, Irkçılık-Racisme, Kitap-Books, MHP, Political Parties-Siyasi Partiler, Referandum 2017, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, USA, Yeni Anayasa Süreci, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
…ve de düşünerek «kendini aşanlar» DÜNYAsı! Yaşam, durmaksızın sorunlar üreten ve de durmaksızın sorunlara çözümler üreten bir düzenektir. Bu düzeneğin kuralı, salt insanlar için de değil, tüm öteki canlar, tüm öteki canlılar için de, hatta, hatta tüm cansız varlıklar için de böyle işler..! İnsanların büyüklüğünün tek bir koşulu vardır: O da, ünün, şanın, paranın, mevki hırsının gümüş veya altın kelepçelerinden, sadece aklının bileğini değil, tüm varlığını tümüyle kurtarmış olması, tüm çıkarlarından arınmış olması, tam bağımsızlığına ulaşmış olabilmesidir..! Düşünce tembelliğinden beynimizi azat eder de, geniş açılı pencerelerden bakarsak, her İNSAN, kendisi ne olmak ve nasıl olmak isterse o olur; öyle olur..! Gel bil ki, istemek başka şeydir, arzu etmek çok daha başka bir şeydir..! İstemek bir eylemdir. Her eylem gibi, yaptırımları vardır istemenin. İstence eylemi bizden, istenen koşulların tüm gereklerini eksiksizce yerine getirilmesini emreder… Arzu etmek ise, Kendini değiştirip, geliştirmedikçe öz kendin olamazsın! Değiş ki özünü bulabilesin, kendin olabilesin bambaşkadır. Yattığımız yerden ağzımızı açıp, kış ortasında bahçedeki elma ağacından, armudun ağzımıza düşmesini düşlemek kadar aykırı düşer istemekle arzu etmek. İşte bu yüzden; Kendini değiştirip, geliştirmedikçe öz kendin olamazsın! Değiş ki özünü bulabilesin, kendin olabilesin..! Diğer bir başka deyişle; Yeniliği yakalamakla kalma, Yenilikle yaşamasını da, Yeniliği yaşatmasını da, yeni yeni yenilikler yaratmasını da bil..! Kendini aşmasını da bil..! Tanrılaşmasını bil..! Yarat…Yaşat… Niye mi? |
***
Filed under: Basın, Culture/Kültür, Eğitim, Felsefî Yazılar, Kitap-Books, Misafir Yazar, Referandum 2017, Sanat_Art, Science-Bilim, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Yeni Anayasa Süreci, İnsanlık - Humanity | Leave a comment »
Vous devez être connecté pour poster un commentaire.