Dış Siyasetin acizliği…


…ve milli bir siyaset anlayışına sahip olmayanların Türkiye’si!

Dünyanın bugünkü genel şartlarında hâyâlci olmak kadar büyük hata olamaz. Biz Panislâmizm yapmadık; belki « yapıyoruz, yapacağız! » dedik. Yaptırmamak için bir an evvel öldürelim! dediler. Panturanizm yapmadık, « yaparız, yapıyoruz, yapacağız! » dedik yine « Öldürelim! » dediler. Bütün dava bundan ibarettir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, aldatılır bir varlık değildir. Onu aldatabilirim düşüncesinde bulunanların, işte asıl onların kendileri için giderilmesi çok güç olacak derecede aldanmış olduklarına ve olacaklarına şüphe edilmemelidir. İç kuruluşa dayanmayan dış siyasetler, daima kötü duruma sürüklenirler. Hayalî dış siyaset peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kendiliğinden kaybederler. Kaynak.

***

HAYAT SAHNESİNDE SİYASET OYUNU !..

ozcan_pehlivanoglu

Özcan Pehlivanoğlu – İnsan hayatının; ekonomisini, eğitimini, kültürünü, inanç sistemini, mutluluğunu, huzurunu, güvenliğini, hak ve hukukunu, mülkiyetin korunup korunmayacağını siyaset belirler.

Gördüğünüz gibi siyaset, insan hayatında çok geniş bir yelpazede etkin olan bir unsurdur.

Dünya üzerinde siyasetin önemini anlamış olan güçler, siyaseti hakkıyla yapmak ve siyasetin doğasından kaynaklanan kuralları uygulamak için azami gayret gösterirler.

Siyaset sadece ülke sınırları içinde yapılmaz. Siyaset, milli hedefler ve planlar sebebiyle yurt dışına da taşar.

Her bir gücün, konuşlandığı toprakların sınırları dışına siyasetini taşırması doğaldır. İnsanlık tarihi, bu mücadelenin yani siyaset mücadelesinin, yerküreye dağılımından ve bunun toplamından ibarettir diye de, söylenilebilir.

Rahmetli Dündar Taşer’in de söylediği gibi, yeryüzünde milli hedeflerini gerçekleştirmek için siyasetini, sınırları dışına taşıyabilecek güçte olan millet sayısı, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır.

Ve bu milletler birbirinin rakibidir. Bu yarışta kim rakibini ya da rakiplerini oyundan düşürürse, onun siyasetinin etki sahası, buna nispeten büyüyecektir.

Günümüzde yaşanan gelişmelerin ana nedeni budur…

Yoksa “ihtiyar dünya” mız, siyasetin bu acımasızlığı olmasa, hepimize yetip de artacak imkanları insanlık alemine sunacak bir yeterliktedir.

Uluslararası siyaset, dünyayı etkilediği gibi Türk Milletini ve Türkiye’yi de etkilemektedir. Çünkü biz bir bütünün parçasıyız ve bu nedenle etkilenmemiz düşünülemez.

Türkler, ne yazık ki; çerçevesini çizdiğimiz bu siyasetin yüzyıllarca dışında kalmış ya da bırakılmıştır. Bu siyaset dışılığın tesadüfen geliştiği söylenilemez.

Türklere rakip olan milletler, siyasetlerinin gereği olarak, Türklere karşı planlı ve hedefli bir siyasi mücadele yürütmüşlerdir. Ve halende bu siyasi çalışmaları, Türklere karşı sürmektedir.

Türkler, milli bir siyaset anlayışını ortaya koyamaz haldedir. Bunun sebebi, yukarıda anlattıklarımız nedeniyle, Türk siyasetinin, gayrı Türkler ile mankurtlaşmış Türklere birilerince (!) işgal ettirilmiş olmasıdır.

Bu durum, siyasetçilerin kendi ağızlarından da itiraf edilmektedir. Yani bir pervasızlık durumu söz konusudur!

Siz milli eğitiminizi, kültür politikalarınızı, maliyenizi, dış işlerinizi, savunmanızı, gençliğinizi yabancılara teslim ederseniz, ortaya milli bir siyasetin çıkmayacağını kundaktaki bebek bile anlar!

Günümüzde de aynı sorun yani Türk siyasetinin etnik özürlüler tarafından işgali, ağırlaşarak devam etmektedir. Türk Milleti bunun yarattığı sıkıntılardan habersizdir. Haberi olanlar da büyük bir umursamazlık içindedir. Oysa bu, millet ve devlet varlığımızı tehdit eden en ağır sorunlarımızdan biridir. Türk Milleti, kendinden olmayan bu siyasi yapıyı, tasdik makamı olmaktan süratle kurtulmalıdır.

Türk siyasetinin, Türk olmayanların elinde olması ülkemizde yaşadığımız her şeyin belli aralıklarla tekrarlanmasına sebebiyet veren bir kısır döngü yaratmaktadır. Ülkemizde yaşanan başı bozukluğun en büyük sebebi de, siyasetimize Türk çocuklarının hakim olmayışıdır. Bu yüzden Türkler, yüzyıllardır enayi yerine konulmaktadır…

Bunun farkında olmayan ve dolayısıyla önemi noktasında sıkıntı çeken her nesil, başımıza gelenleri anlamakta zorlanmakta, olayı açığa vuramadan ömrünü tamamlamaktadır.

Bugün bile, etrafınıza baktığınızda yaşamımızı doğrudan etkileyen siyasi figürlerin, Türklüğün ne kadar dışında olduğunu kolayca görürsünüz.

Türk siyaseti işgal altındadır. Bu sebeple, Türkiye, uluslararası güçlerin yüzyıllardır cirit attığı bir coğrafya halindedir. Milli ve bağımsız bir siyasetin izlenememesinin yegane nedeni, dış güçlerin ülkemizdeki elemanları eliyle siyasetimize yön vermeleridir. Bunun da yaşamımıza ağır ve olumsuz bir faturası vardır.

Halbuki her siyasetçimiz, Türk Milletine hizmet edeceğine dair namusu ve şerefi üzerine yemin etmektedir. Eğer yeminlerine sadık kalsalar, bu halde mi olurduk? diye ben soruyorum…
İsterseniz siz de sorun!

Siyasetimiz Türkleştirilmediği takdirde, yüzyıllardır üzerimize yapışmış olan sorunlarımız daha da ağırlaşarak devam edecektir. Kısır bir döngü haline gelmiş olan bu siyaset yapımız, mutlaka kırılmalıdır. Toplumumuz bu konuda uyarılmalıdır. Tarih yolunda geleceğe doğru gidiş imiz, vahim bir hal almadan, bu gerçekle yüzleşilmelidir.

Yoksa çağların ötesini bizlere gösteren “Büyük Önder Atatürk”, memleketi teslim edeceğiniz adamın aslını araştırın diye boşuna dememiştir. Unutmayın, bize sadece Türk çocuklarından fayda vardır. Türk gibi gözükenler bizi aldatmıştır. Gelin artık aldanmayalım! Bu konu her şeyden öte biz Türkler için çok önemlidir…

*

ozcan_pehlivanoglu1

email

twitter

twitter

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.