Türkiye – Irak İlişkileri: Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı kalabilecek mi?


İlişkilerin gidişatını belirleyecek etkenlerden biri Türkiye’nin PKK ile mücadelesine Irak’ın nasıl destek veya iç politikasında tepki vereceği olacak. Ayrıca, Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının hangi düzenlemelerle yeniden çalışmaya başlayacağına bakılacak… Ancak asıl önemlisi, bölgedeki dengelerde rol sahibi ABD, İran ve İsrail’in Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerde büyük bir değişime neden olabilecek Kalkınma Yolu gibi bir projeyi nasıl izleyecekleri, kabullenip kabullenmeyecekleri de merak konusu!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak Ziyareti:
Yeni Dönem, Fırsatlar, Zorluklar

 


Prof. Dr. Serhat Erkmen
(Kitapları)

 

Erdoğan, 22 Nisan 2024’te Irak’ı ziyaret ediyor. Geçen yılın sonlarında planlanan ancak Orta Doğu’daki gelişmeler ve Türkiye’deki yerel seçimler nedeniyle ertelen ziyaretin, Türkiye Irak ilişkilerinde yeni bir dönemin dönüm noktası olması bekleniyor. Ziyaret sırasında gündeme gelen konuların pratiğe dönüşmesi halinde 22 Nisan 2024 akıllara kazınacak kadar önemli bir tarih olabilir.

Fakat burası Irak; hiçbir şey öngörüldüğü gibi gitmiyor. Bölgesel dinamikler, yerel gelişmeler ve potansiyel krizler, büyük bir dikkatle planlanan ve güçlükleri aşarak hayata geçirmeye çalışılan stratejik dönüşümün önünde zorlu engeller olabilir.

✮ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti nelere gebe?
✮ İki ülke nasıl bir dönüşümün eşiğinde?
✮ Son aylarda Irak’ta yaşanan üç önemli gelişme neydi?
✮ İlişkilerin geleceğini bekleyenler neler?

 


Ziyaretin amacı:
Yeni bir vizyon ve beklenen sonuçlar

Irak söz konusu olduğunda genellikle meseleleri güvenlik ve terörizmle mücadele perspektifinden başlayarak değerlendiriyoruz. Terörizmle mücadele perspektifine ek yapılmak istendiğinde petrol ve doğal gaz ile iki ülke arasındaki ticari ilişkiler tartışılmaya başlanıyor. Oysa Türkiye’nin geçmişe göre Irak’ta daha kapsamlı ve bütüncül bir siyaseti hayata geçirmeye çalıştığı görülüyor. Bu kapsamlı vizyonu nasıl tanımlayabiliriz?

Irak potansiyel olarak müthiş zenginliklere sahip, fakat idari ve siyasi olarak bir o kadar zafiyet yaşayan bir devlet. Ülke federal bir rejime geçse de federalizm tam olarak tanımlanamadı. Devlet içinde devlet, ordu içinde ordu kuruldu. Irak, ABD ve İran olmak üzere pek çok devletin müdahalesine açık hale geldi. Irak’a yönelik ciddi işbirliği adımlarının hiçbiri ülkeyi bütüncül bir perspektifte ele almayı tercih etmedi. Tersine tüm aktörler “kendi adamıyla” iş tutmaya ve Irak’taki çıkarlarını bu yaklaşımla korumaya çalıştı. Türkiye’nin yeni yaklaşımı olarak tanımlanan şey de tam da burada başlıyor. Irak’ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunması.

Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve çıkarlarını korumanın temel yolu somut kazanımlar elde etmekten geçiyor. Irak’ta yaşanan toplumsal, siyasal, ekonomik ve güvenlik gelişmeleri dikkate alındığında kapsamlı bir vizyon geliştirmeden tek bir boyut üzerinden ilerleme sağlanamayacağı ortaya çıktı(…)


Terörizmle mücadele

Türkiye, Irak’ın kuzeyinde PKK’yla mücadelesini çok ama çok büyük ölçüde kendi imkan ve kabiliyetleriyle gerçekleştirdi. Son iki yıldır sahada KDP’yle işbirliği olduğu inkar edilemez. Fakat bu işbirliği toplam fotoğrafın küçük bir kısmında göze çarpıyor (…)

Ekonomik İşbirliği

Türkiye 2007’den itibaren Irak’taki petrol ve gaz sahalarında aktif olmaya çalıştı. Bu çaba Diyala ve Musul’da kısa bir süreliğine sonuç üretti, ancak bu sonuçlar kısa ömürlü oldu. Irak, Türkiye için en önemli ihracat pazarlarından birisi haline geldi. Türkiye büyük ölçüde Erbil ve Basra’da ekonomik gücü hissedilen bir ülke haline geldi. Şimdi Kalkınma Yolu ile Basra’dan kuzeye gidecek bir yol planlanırken Bağdat ve Musul bu hatta dahil oluyor (…)

Enerji Meselesi

Irak’ta petrol sadece bir ekonomik değer değil aynı zamanda ülkede siyasi otoriteyi inşa etmenin temel aracıdır. Erbil ile Bağdat’ın petrol üretimi, taşınması ve satışındaki devasa görüş ayrılıklarını görece çözümleyip, pratikte işleyen bir çözüm üretebilmek Türkiye’yi Irak’ta gerçek anlamda stratejik bir aktöre dönüştürebilecek hamle olacak (…)

Yeni Dönem

Türkiye’nin 2003’ten önce de savunduğu temel prensiplerin doğru bir formülle hayata geçirilmesi çabası olarak tanımlanabilir. Basit bir biçimde tanımlarsak Irak’ta devleti kim yönetiyorsa, o aktörlerle sürdürülebilir bir işbirliği modeli oluşturup, terörizmle mücadele dahil olmak üzere güvenliğin sağlanmasında işbirliğini, stratejik yol projelerini, enerji sektörünü bir paket içinde toptan ele almak. Eğer bu plan başarıyla hayata geçirilebilir ve kalıcı olabilirse o zaman Irak için Türkiye, ABD ve İran’dan daha önemli olabilecektir(…)

Zorluklar, engeller ve gerçekçilik

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısı sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan misillemeye girişmesiyle başlayan süreçte İran’ın Irak’ta örgütlemiş olduğu Haşdi Şabi gruplarının bir kısmı bu çatışmanın bir parçası haline geldiler. Bir süre Irak ve Suriye’den Amerikan üslerini hedefleyen bu gruplar, ABD’nin sert karşılığı ve İran’ın çatışmayı yaymama stratejisi doğrultusunda saldırılarını azalttılar. Irak kısa süreliğine ve aralıklarla da olsa Gazze’deki çatışmanın fiili olarak yansıdığı yerlerden birisi haline geldi. Ancak bu, olan bitenler arasında belki de en az önemli gelişme sayılabilir (…)

Nereye gidiyoruz?

Şu ana kadar yapılan temaslardan anlaşılan Türkiye’nin Irak’ın Başbakanı Muhammed Şia Sudani’yi asıl muhatap olarak kabul ettiği. Gelen mesajlar genelde olumlu, ancak iflah olmaz bir kuşkucu olarak benim hâlâ şüphelerim var. Eğer Irak tekmili bir siyasi idareden oluşan bir bütünlüğe sahip olsaydı, iki devlet arasında çok güçlü bir ilişki modelinin hayata geçtiğini söylemek daha kolaydı. Fakat, Irak’ta devlet içinde devlet olmuş Haşdi Şabi veya İran’a yakın siyasi grupların Türkiye’nin bu kapsamlı vizyonuna ne kadar yakınlık göstereceğini yakın zamanda anlayacağız (…)

Özetini aktardığım makalesinde Prof.Erkmen, ilişkilerin gidişatını belirleyecek etkenlerden birinin Türkiye’nin PKK ile mücadelesine Irak’ın nasıl destek veya iç politikasında tepki vereceği olacağına dikkat çekiyor. İkincisi ise; Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının hangi düzenlemelerle yeniden çalışmaya başlayacağı… Prof.Erkmen’e göre bölgedeki dengelerde rol sahibi ABD, İran ve İsrail’in Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerde büyük bir değişime neden olabilecek Kalkınma Yolu gibi bir projeyi sessizce izlemesini beklemek pek doğru değil.

[Analizin tam metni. Girişteki bölümü tıklayarak sesli de dinleyebilirsiniz!]

 

Yazarın bir önceki makalesi:

Türkiye’ninki Dahil Güvenlik Sağlanmadan Irak’ta Adım Atılamaz![Yerelce Sitesi]–[Google Doc]

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ziyareti ile ilgili bilgiler:

[Karşılanma Töreni]

[Irak Cumhurbaşkanı Reşid ile görüşme]

[Irak Başbakanı es-Sudani ile görüşme]

[Irak ile ilişkilerde, ortak çıkarları gözeterek ilerletme yönünde güçlü siyasi irade vurgusu]

 

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.