Avrupa Gündemi: Öne çıkanlar…


İçeriden ve Dışarıdan Haftaya Bakış!

bülten

***

ikv_logo2

“AB EKSENİNDE YENİ TÜKETİCİ KANUNU”

Türkiye’nin AB ile katılım müzakereleri siyasi sebeplerle tıkanmış durumda olup, müzakerelerde ekonomik ve parasal politikalarıyla ilgili 17’nci faslın açılması beklenmektedir.14 faslın açıldığı ve sadece 1 faslın geçici olarak kapatıldığı müzakerelerde, 14 fasıl ise siyasi sebeplerle açılamamaktadır. Müzakere sürecinde yaşanan tüm bu sorunlara karşın, Türkiye’de idari ve hukuki düzeylerde AB’ye uyum süreci devam etmektedir. Özellikle Türkiye’deki tüketici haklarına yönelik mevzuat düzenlemeleri, AB’ye katılım müzakereleriyle beraber hız kazanan konuların başında gelmektedir.

Türkiye’de yürürlükte olan 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”, AB’ye uyum sürecinde tüketici haklarına ilişkin kilit mevzuatlardan biridir. Türkiye’de tüketici hakları konusunda AB mevzuatına uyumda önemli bir sıkıntı bulunmazken, yeni mevzuat çalışmalarının uygulanmasında artıların ve eksilerin değerlendirilmesi, AB’ye uyum süreci dikkate alındığında önemli bir beklentidir. Nitekim, AB’ye uyum sürecinde sadece mevzuat uyumu yeterli değildir. Yasaların uygulamadaki etkinliğini artıran işlevsel bir pazar mekanizmasının ve rekabetçi bir ortamın oluşturulması esastır. AB’nin gündeminde Dijital Pazar ve Enerji Birliği gibi uzun vadeli planların tam olarak uygulanması için tüketici haklarına ve rolüne işaret edilirken, Türkiye’deki mevcut düzenlemelerin, bu pazar yapılarına entegre olma ihtiyacı da giderek artmaktadır.

İktisadi Kalkınma Vakfı ve TÜRDER işbirliği ile düzenlenen “AB Ekseninde Yeni Tüketici Kanunu” konulu seminer 6 Ekim 2015 Salı günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Seminer kapsamında Türkiye’de yürürlükte olan 6502 sayılı « Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun » ve uygulamada yer alan olumlu ve olumsuz gelişmeler ele alındı.

AB’ye uyum sürecinde yasaların uygulamadaki etkinliğini artıran işlevsel bir pazar mekanizmasının ve rekabetçi bir ortamın oluşturulması amacıyla AB’nin gündeminde dijital pazar ve enerji birliği gibi uzun vadeli planların tam olarak uygulanması için tüketici haklarına ve rolüne işaret edilirken, Türkiye’deki mevcut düzenlemelerin, bu pazar yapılarına entegre olma ihtiyacı da giderek artmaktadır.

Seminer açılışında konuşan İktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, önümüzdeki dönemde, tüketici politikasının, uzun vadeli AB stratejilerinin merkezinde yer alacağına dikkat çekti. Bu yıl 6 Mayıs’ta açıklanan Dijital Tek Pazar Stratejisi’nde öngörüldüğü biçimde, tüketicinin dijital ürünlere erişiminin sağlanması, e-ticarette tüketici hakları, tüketiciye daha açık bir şekilde bilginin sunulması, dijital ürünlere yönelik hakları konusunda farkındalığın artırılması, üye ülkelerdeki kurumsal kapasite gelişimi, üye ülkelerdeki farklı uygulamaların uyumlaştırılması ve tüketicilerin karar alma süreçlerine daha aktif katılımının amaçlandığını vurguladı.

T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Fatma Çağlar ise, amacın yıkıcı cezalar uygulamaktan çok tüketime yön vermek olduğunu ve AB ruhuna paralel olarak tüketicinin bilinçlendirilmesine odaklanıldığını ifade etti. Kanun ile AB mevzuatında yer alan düzenlemelerin yüzde 99 oranında uyumlaştırıldığını belirten Çağlar, tüketici kredileri, müşteri satış sözleşmesi, kredi kartı uygulamaları gibi alanlarda ise AB’den farklı olarak daha sıkı tedbirlerin geçerli kılındığını hatırlattı.

Seminer kapsamında TÜRDER, TÖF, TÜBİDER, TÜKODER Genel Başkanları ve Rekabet Kurumu temsilcileri biraraya gelerek kanun ve uygulamadaki başarı oranını değerlendirdi. Bir önceki kanuna göre iyileştirmelerin söz konusu olduğuna dikkat çekilirken tamamen AB yönergelerinin temel alındığını ancak 1,5 yıldır yürürlükte olan bu kanunda eksiklerin mevcut olduğu görüşüldü. Tüketici örgütleri ile kamunun işbirliği içinde olması gerektiğinevurgu yapıldı. Kanun kapsamında kamuya yönelik gelen toplam 5 milyon şikayetin ise beklemede olduğunun altı çizildi. Bahsi geçen 5 milyon adet şikayetin derneklere ulaşan kısmında ise şikayet oranlarının ilk sırasında bankacılık işlemlerinin yer aldığını, ikinci sırada ise ayıplı malların geldiği belirtildi. Asıl sorunun ise bu şikayetlerin büyük oranda çözüme kavuşmadığına dikkat çekildi. Rekabet Kanunu ile Tüketici Kanununun birbirini tamamlayıcı olduğuna ancak hakem heyetlerinin kanun kapsamında yetki alanının net olmadığına değinildi.

MÜLTECİ KRİZİ AB VE TÜRKİYE İŞBİRLİĞİNİ GEREKTİRİYOR

“Avrupa’nın sınırları Türkiye’yi de kapsar ve Avrupa’nın sınır güvenliği ile ilgili hiçbir mesele Türkiye’nin dahil olmadığı bir formülle çözümlenemez.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere bugün ve yarın Belçika’nın başkenti Brüksel’de olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Brüksel temaslarında, bu yaz itibarıyla etkileri Avrupa’da da yoğun şekilde hissedilmeye başlanan mülteci krizi gündemde yer alacak. Avrupa Komisyonu tarafından her yıl düzenli olarak yayınlanan, Türkiye’nin AB karnesi niteliğindeki ilerleme raporunun hemen öncesine rastlaması da, bu ziyaretin önemini artırıyor. Son bilgilere göre, 14 Ekimde açıklanması beklenen ilerleme raporlarının, planlanandan 1 hafta sonra kamuoyuna sunulması öngörülüyor.

Bilindiği üzere 2 milyonun üzerinde Suriyeli ve Kuzey Iraklı sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’de, sığınmacıların neredeyse yüzde 90’ı Türkiye’nin geniş coğrafyasına dağılmış durumda. Geçici koruma rejimi kapsamında Türkiye’de misafir edilen bu sığınmacılar için ise hedef odaklı yardımların ulaştırılması gün geçtikçe zorlaşıyor. Bu çerçevede eğitimden sağlığa, gıda, beslenme ve barınmadan, sığınmacı haklarına kadar genişleyen bir yelpazede sığınmacıların sorunları her gün katlanarak büyümeye devam ediyor.

Türkiye’de giderek daha yakıcı hale gelen bu sorunun, 2015 yılı itibarıyla Türkiye sınırlarını aşarak, Avrupa’ya da sirayet etmeye başladığı ise bir gerçek.

Türkiye üzerinden başta Almanya olmak üzere AB üye ülkelerine giriş yapmaya çalışan mülteciler, ölümü göze alarak, kimi zaman deniz yoluyla, kimi zaman ise yürüyerek Avrupa’ya girmeyi hedefliyor. Kimi AB üye ülkeleri ise Schengen sınırlarında yeniden uygulamaya koydukları kontroller ile bu büyük sorunla mücadele etmeye çalışıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından 1 Ekim 2015 tarihinde açıklanan rakamlara göre, 2015 yılı itibarıyla Avrupa’ya ulaşan mülteci sayısı 700.000.

Ortak Sorun; Ortak Çözüm:

İKV olarak, hem Türkiye’yi hem de Avrupa’yı yakından ilgilendiren bu soruna dikkat çekmek ve bu ortak soruna ancak ve ancak ortak çözüm ile sonuç bulunabileceğini tekrar hatırlatmak isteriz.

Bu krizin bir kez daha ortaya çıkardığı gibi, Avrupa’nın sınırları Türkiye’yi de kapsar ve Avrupa’nın sınır güvenliği ile ilgili hiçbir mesele Türkiye’nin dahil olmadığı bir formülle çözümlenemez.

AB’nin Ortak Değerleri Tehdit Altında:

Unutulmamalıdır ki, AB’yi AB yapan temel iki “ortak değer” son yıllarda büyük bir tehdit ile karşı karşıya durumda.

2008 ekonomik krizi sonrasında ortak para birimi Avro ekseninde halen devam eden tartışmalar, bugün ortak sınır birliği Schengen için de geçerli hale geldi. Uzun bir süre bocalamasına rağmen Avrupa, ortak para birimi Avro’dan geri adım atmamış ve ortak para birimi Avronun bütünlüğünü korumayı zor da olsa başarabilmişti. Şimdi ise sıra Schengen’de. AB’nin bu büyük soruna çözüm üretememesi, Avro gibi Schengen’i de zor duruma sokacak bir hal almaya başladı.

Bu noktada Türkiye’nin muhtemel AB üyeliği, belki de her zamankinden daha fazla önemli hale gelmektedir.

2015: Türkiye-AB Üyelik Müzakerelerinde 10’ncu Yıl

Hatırlayacaksınız: içerisinde bulunduğumuz 2015 yılında, Türkiye-AB üyelik müzakereleri sürecinde 10. yılı geride bırakıyoruz.

Türkiye’nin AB üyeliği bir yana, taraflar bugün, 50 yılı aşan mazilerinde hiç olmadıkları kadar birbirlerine uzak durmaktadır.

Teknik müzakereler arzu edilen noktada değildir;

Gümrük Birliği’nin revizyonu tartışmalarında ve Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamalarında adımlar atılmış olsa da, ne Türkiye AB’ye aday bir ülke; ne de AB, Türkiye’yi üye almaya hazır bir birlik imajı çizmektedir.

Bunun yanı sıra, her iki tarafı da yakından ilgilendiren sorunlar, kartopu gibi büyümeye devam etmektedir.

İşte bu noktada ortak sorunlara ortak çözümlerin üretilmesi yönünde her iki tarafta da siyasi iradenin güçlenmesi en büyük temennimizdir.

Bunlarda bir tanesi mülteci krizidir. İki taraf için de aciliyet arz eden mülteci sorununa ortak çözüm bulunması, Türkiye ve AB’yi bir araya getirecektir.

Bu çerçevede İKV olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın neredeyse bir yıl aradan sonra Brüksel’e gerçekleştirdiği ziyareti zamanında buluyor ve önemsiyoruz.

Önerilerimiz:

Bu çerçevede iki taraf arasında görüşülmesi beklenen mülteci sorunu ile ilgili olarak aşağıdaki noktaların üzerinde durulmasını tavsiye ediyoruz:

(*) Türkiye ve AB arasında, Suriyeli mültecilerin insani şartlarda yaşamlarını sürdürmeleri için yük paylaşımı konusunda ortak bir plan oluşturulmalıdır. Türkiye’nin bugüne kadar yapmış olduğu ve 6 milyar doları aştığı söylenen harcamaların, önümüzdeki yıla yönelik tahminleri de kapsayacak şekilde detaylı bir dökümü çıkarılmalı (uluslararası, ulusal ve yerel bazda) ve bu hesaplamalar AB ile görüşmelerde dikkate alınmalıdır.

(*) Türkiye’de yaşayan 2 milyonu aşan Suriyeli mültecinin, kısa ve orta vadede evlerine geri dönmeleri mümkün olmayacaktır. Mültecilerin Türkiye’de kalışları ile ilgili düzenlemelerin geçici önlemlerin ötesinde, hukuki, kalıcı ve sürekli bir çerçeve içinde ele alınması gerekir. Mültecilerin Türkiye’de ikametleri, çalışma ve eğitim koşulları hususlarında, gerçekçi bir uyum programı oluşturulmalı ve bunun için de AB’nin katkısı araştırılmalıdır.

(*) Türkiye’nin AB ile imzalamış olduğu geri kabul anlaşması ve vize serbesti süreci ile ilgili olarak öngörülen koşulların sağlanması ve kriterlerin yerine getirilmesi için iki taraf arasında etkili ve karşılıklı iyi niyete dayalı diyalog ve koordinasyonun teknik, idari ve mali alt yapısı güçlendirilmelidir.

Ayhan ZEYTİNOĞLU
İKV Başkanı

*

tusiad_bxl

tusiad

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.