Kaçınıl(a)mayan Son !


Kaderine terkedilmiş nesneler ile canlılar tükenmeye, yok olmaya neredeyse koşar adım gidiyorlar…

©M.Halit Umar 

Düşünce mekanizmamız belli bir düzende gelişiyor, çalışıyor. Başı ya da sonu olmayan bir olay, belli bir zaman dilimi içinde yer almayan bir nesne yok düşüncelerimizin ayırt etme yeteneğinde. Evrenin başlangıcından ve bir gün yok olacağından söz ediyoruz. Her canlı, CANLI tanımı gereği, cansızlıktan gelip yine bir süre sonra canlılığını yitirerek cansızlığa dönüşüyor. Yaşam, canlılık ve en geniş kapsamıyla VAR OLUŞ, zamanla sınırlı.


Bir nesnenin yok oluşu bir başka canlının bunun üzerinde yaşamını, canlılığını, sürdürmesine de yarıyor. Yaşam, şekli ve büyüklüğü nasıl görünürse görünsün, sonunda, hep yineleyen büyük bir döngü süreci.

Bir de insan eliyle kaderine bırakılmışlık var ki doğanın acımasızlığı içinde bu türden nesne ve canlılar tükenmeye, yok olmaya neredeyse koşar adım gidiyorlar. Yukarıda sunduğum, neredeyse kaderine, yok olmaya bırakılmış derme çatma yapılar Eğirdir Gölü kenarındalar. Görünen o ki, içinde yaşanmıyan binalar, ev, ocak, yuva, olma özelliklerini kısa sürede yitiriyorlar; içlerinde barındırdıkları tarihi, gizleri, insanlarına özgü olayları da beraberinde götürüp yok ederek.

 

Dr.M.Halit Umar’ın Yerelce’de yayınlanan diğer yazılarını okumak için !