Eşyanın kanunu…


Siyasetin bir yazı bir kışı vardır Her yolun bir başı bir de sonu vardır Her devrin sonunda kimi için gözyaşı vardır Damla damla aksa da, akıtanı boğar gider, Hazret yoktur bu yolun dönüşü Beklesen de gelmez giden o günler Buna eşyanın kanunu derler Yenisini yazmaya da kalkma sakın Adama gülerler!

***

Ülkemde cılkı çıkmış Siyaset..

münir_kebir

© Münir Kebir

Çok tehlikeli, ülkenin ve milletin kaderini bir anda umulmadık kötü hallere dönüştürecek bir yönetim sürecini yaşıyoruz. Bana göre herkes de bunun farkında ama, Prof.Dr Doğan Cüceloğlu‘nun çok yerinde isabetli bir tesbiti; « ÖĞRENİLMİŞ ACİZLİK » bataklığına düşmüş vaziyetteyiz, değişimin değişmeyeceği saplantısı sanki zihnimize kazınmış!?…

Halbuki, her iddia, her görüş ortak aklın kabul edeceği yönde ispatlandığı zaman gerçeklik ve ciddiyet kazanır. Tabi unutul-ma-malıdır ki; « ORTAK AKIL » etrafında kenetlenerek bilgi ve sorumluluk çerçevesinde sosyalize olmak zorunludur.

Bilgili olmak için de, günümüzde Televizyon, İnternet ve bu sayede Sosyal Medya ve hatta cep telefonları artık yeterli olmaktadır. Öyleyse, buradan elde edilen ama unutulan, ya da anlamayı iste-me-mek, sonu uçuruma götüren tehlikelerin birikmesine ve bir anda çığ felaketine dönüşmesine yol açar(!) Allah korusun…

Bu yüzden dolayı, göz ve kulaklarımızı kapatmadan, aklımızı ve bilincimizi devamlı devrede açık tutmak zorundayız.

Benim niyetim ülkemizin içinde bulunduğu durumu ortaya koymaktır. E, tabi ki Devlet; milletin verdiği oylarla seçimi kazanan partilerin iktidar olmasıyla yönetildiği için, kim 20 yıldan beri iktidardaysa, ortaya çıkan, yani gerçekleşen gidişattan da iktidarı elinde tutan o parti veya partiler sorumlu tutulur. Eşyanın kanunu böyledir..

*****

Şimdi esasa gelirsek;

Herkes elini şakaklarına götürsün ve düşünsün… Doğruya doğru, yanlışa da yanlış desin o kadar.

Cumhur İttifakı olarak, bugün İktidarı oluşturan AKP+MHP, sanki biribirleriyle ezelden beri kankaymışlar gibi birliktelik sergiliyorlar.

Fesüphanallah!…

Daha dündü, ki; Devlet Bahçeli önce okullarda ANDIM‘ın yasaklanmasına tepki gösterdi, çünkü MHP’yi ayakta tutan Turancı zihniyet, bu tepkiyi zorunlu kılıyordu, ANDIM’ın yasaklanması tekeline aldıkları Milliyetçilik açısından şeref namus meselesiydi, ama fıss etti, söndü gitti patlayıp, yorganı başına çekti sustu.

Ardından Af yasası istedi çünkü Mafyanın önde geleni için serbest kalması, MHP Milliyetçiliğinin aktivasyonu için gerekliydi. O da fıss etti…

Bir-iki yıl öncesinde ; « Tekeden süt sağılmaz, Recep Tayyip Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz » diyen Bahçeli, şimdi; « Var mı lan Cumhurbaşkanına laf söyleyen » demeye getiriyor, bununla da kalmıyor, AKP’nin « Mürg-i Lak Lak » misali, FETÖ’cü dediği herkesi o da etiketliyor.

Şu Allah’ın işine şaşıyorum!…

Dün….Televizyonların akşam ajanslarında bir haber….

Dev-Yol üyesi olarak silahlı eylemlere katılmış ve 1977 yılında İstanbul’da bir öğrenci yurduna bombalı saldırı düzenlemiş ve bu olayda, ülkücü camiadan Mustafa Erol adlı kişinin ölümünden sorumlu tutulmuş, idam cezasıyla yargılanmış, ama 1992 yılında kapağı Almanya’ya atarak, Türk Vatandaşlığından çıkmış, Alman Vatandaşı olmuş, burada uzun yıllar siyaset yapmış, Alman Yeşiller Partisi ve SPD üyesi olarak Avrupa Parlementosunda Milletvekilliği yapmış Ceyhun DEMİRTAŞ (Ozan) isimli bu kişi 2000 yılında tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiş.

MHP’lilerin kanını içseler doyamadıkları bu kişi, 2002 yılında AKP’de danışmanlık görevine getiriliyor ve 2015 yılında da AKP’den İzmir’den Milletvekilliğine aday oluyor ama seçilemiyor.

Birden aklıma Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Beşar Esad için söylediği ; « Bunun babası da diktatördü » suçlaması geliyor.

Ceyhun Demirtaş’ın babası da koyu bir solcu ve yazardı, kendisi de babası kadar olmasa bile o da solcu ve üstelik Alman Vatandaşı olmuş, daha sonra hülle yaparak tekrar Türk Vatandaşlığına dönmüş bir kişi..

Sonuçta, yani bütün bunlardan sonra, Ceyhun Demirtaş başı türbanlı bacımız Azize SIKDAĞ’la evleniyor Nikah şahitliğini de, kendisine Makara suresi vahyedilen (!) Egemen BAĞIŞ yapıyor.

Allah tüm evlenenleri ve hassaten bu çifti mesut ve bahtiyar etsin.

Gel gelelim iş bununla da bitmiyor, 20 Şubat 2020’de yani iki-üç gün önce ha…. Cumhurbaşkanımızın 2020/61 sayılı Kanun hükmünde kararnamesiyle Ceyhun DEMİRTAŞ Avusturya’nın Viyana Büyükelçisi oluyor!

Ey kurban olduğum Allah… İbrahim Tatlıses, evlerine gece kurt girmesin diye annesi taş, tahta koyuyormuş. Meğer Allahın « AZİZ » ismi tecelli etmiş, edince de; Arabası, Lokantaları, Otobüs şirketi, Uçağı ve Pilotu bile olmuş. Ceyhun Demirtaş’a, Aziz ismi tecelli etmese, rüzgarı bile kafi kardeşim!…. Şöyle bir esinti bari, ama sonu kazasız belasız bize de bi uğrasa ya… Ama herşeyin başı, sonunun hayırlı olması!…

Şimdi MHP’nin altına ateş düşmüş… » Bu adam ülkücülerin katili, başka adam mı kalmadı » deyip dövünüp duruyorlar.

[]

Gah çıkarım gök yüzüne seyrederim alemi/Gah inerim yeryüzüne seyreder Türkiye MHP’yi.

Buraya artık bir nokta koyup, yazımın sonuna gelelim.

*****

Sözü Prof.Dr.Ersan ŞEN Hocanın; « Siyaset Lâ Yuhsa MI (hesapsız kitapsız yaptığı yanına kâr kalan demek Mİ) ?… diyerek, Kim FETÖ’cü?… suçlama enflasyonuna bırakarak son cümleyle noktalayayım.

*****

Yüce Allah, koyup giden geçmişlerimize rahmet etsin. Babam her zaman şunu söylerdi.

« Oğlum, Allah günde 70 kez insanın kalbini yoklar, sonra niyetine göre ona muamele eder. »

Ben de son söz olarak diyorum ki; Sandık eninde sonunda önümüze gelecek. Allah herkesin kendisine ve evine; niyetine göre muamele etsin. Nokta

Saygılarımla,

 

*




Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.