Türkiye’nin Jeostratejik Vizyonu – Turkey’s Global Vision for a Prosperous Future…


“İnatlaşmadan Meseleleri Çözmek Lâzım”

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, New York’ta, Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye’nin ABD ve AB ilişkileri başta olmak üzere çeşitli dış politik görüşlerini içeren kapsamlı bir konuşma yaptı.

Konuşmasında Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek ABD Başkanı Barack Obama’nın da geçen yılki Türkiye ziyaretinde söylediği gibi ‘Model Ortaklık’ haline dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını belirtti.

“TÜRKİYE BÖLGESİNDE ESİN KAYNAĞI BİR ÜLKE”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-ABD ilişkilerinin gündeminin birbirine son derece benzer olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin ABD’nin güvenilir bir ortağı olduğunu belirtti ve Türkiye ile ABD’nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi bulunduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin bölgede istikrar ve barış için çalıştığını ve bölgesinde bir  »esin kaynağı » olduğunu kaydetti.

ABD MEDYASI VE KONGRE’DE TÜRKİYE’YE KARŞI ÖNYARGILI DEĞERLENDİRMELER

ABD medyası ve Kongre’de son dönemde Türkiye ile ilgili yanlış bilgiler ve önyargılı değerlendirmelere dayanan olumsuz haberlerin ortaya çıktığını, Türkiye ile ilgili  »algılamalarla, gerçekler arasında farklılıklar » bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu tür olumsuz konuların doğrudan Türkiye-ABD ilişkilerini ilgilendirmese de bu ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu, örneğin “ABD Kongresine sunulan 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan karar tasarısı, İran’ın nükleer programı ve Gazze’ye yardım taşıyan filoya yapılan saldırı” konularında bu tür yanlış değerlendirmelerin yapıldığını vurguladı.

İKİ GÜÇLÜ ORTAK: TÜRKİYE VE ABD

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık olduğunu dile getirerek, “Bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, iş birliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız” diye konuştu ve Türkiye’nin her zaman ABD’nin güvenilir müttefiki olacağını söyledi.

EKSEN KAYMASI SÖYLEMİ

Türkiye’de eksen kayması olduğu yönünde bir söylem olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, içinde bulunduğu çok boyutlu coğrafyası ve karmaşık güvenlik sıkıntıları nedeniyle Türkiye’nin aktif bir dış politika izlemesi gerektiğini, bölgedeki yerel sorunların bölgesel krizlere dönüşme ihtimalinin bulunduğunu, bu yüzden de ‘dışlama ve izolasyon’ seçeneklerinin yaşanabilir olmadığını, diyalog ve iş birliğinin gerekli olduğunu vurguladı.

“ABD GİBİ TÜRKİYE DE BÖLGESİNDEKİ GELİŞMELERE KAYITSIZ KALAMAZ”

“ABD gibi Türkiye de bölgesindeki gelişmelere kayıtsız kalamaz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye’yi, örneğin Orta Doğu’daki sonuca yönelik ve yapıcı girişimleri nedeniyle Batı ekseninden kaymakla suçlamak, Pasifik’teki sıkıntıları çözmek için çaba sarf eden ABD’yi transatlantik ilişkilerini terketmekle suçlamaya benzemektedir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Orta Doğu, Irak ve Afganistan’daki sorunların çözümünde Türkiye ile ABD’nin iş birliğinin önemli olduğunu, Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanamamasının dünyanın başka bölgelerinde olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirterek, Türkiye’nin bölgede kalıcı barışın sağlanmasını istediğini, bu kapsamda ABD Başkanı Barack Obama’nın çabalarını ve Filistin ile İsrail arasında başlayan doğrudan görüşmeleri memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

“İSRAİL SALDIRISI KABUL EDİLEMEZ”

İsrail’in Gazze’ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda yaptığı ve 9 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili olarak, Türkiye’nin istenmeyen bir hareketin olmasını önlemek için uğraştığını ve o dönemde İsrail ile temasta olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, uluslararası hukukun açıkça ihlali olan İsrail saldırısının kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Türkiye olarak biz BM İnsan Hakları Konseyi’nin ve BM Soruşturma Komisyonu’nun çalışmasına büyük önem veriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, yeni yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi raporunun, olayla ilgili, ‘sağlam ve yasal bir çerçeve oluşturduğunu’ belirterek, bu kapsamda BM Soruşturma Komisyonu’nun da çalışmalarını başarıyla tamamlamalarını beklediklerini söyledi.

“İSRAİL’İN GEREKLİ ADIMLARI ATMASINI BEKLİYORUZ”

Türkiye ve İsrail’in dost olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, iki toplumun arasında eskiye dayanan dostluğun bulunduğunu dile getirerek, “Ancak geçen Mayıs ayında hiçbir şey olmamış gibi davranamayız, İsrail’in gerekli adımları atmasını bekliyoruz” dedi.

“İRAN MESELESİ DİPLOMATİK YOLLARLA ÇÖZÜLMELİ”

İran konusunun da küresel gündemi yıllardır meşgul ettiğini ve İran’la ilgili gelişmelerin Türkiye’yi bir komşu ülke ve uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak doğrudan ilgilendirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin, BM Güvenlik Konseyi’nin üyesi olmasından dolayı da İran konusuyla ilgilendiğini söyledi. Türkiye’nin İran’la olan ilişkisinin, ona İran lideriyle konuşma imkânı verdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, sorunun diplomatik çözümünden yana olduklarını bildirdi.

“KESİNLİKLE BÖLGEMİZDE NÜKLEER SİLAH İSTEMİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin, BM Güvenlik Konseyi’nde 9 Haziran’da İran’a sert yaptırımlara karşı  »hayır » oyu kullanmasının da diplomatik çözümden yana olmasından kaynaklandığını kaydederek, Türkiye’nin pozisyonunun İran’ın nükleer programına kesinlikle destek verme anlamına gelmediğini, Türkiye’nin, İran tarafına bölgesinde kesinlikle nükleer silah istemediğini söylediğini vurguladı.

“DİPLOMATİK ÇÖZÜM FIRSATI KAÇIRILMASIN”

Türkiye’nin amacının diplomasiye şans ve zaman vermek, diplomatik yolu açık tutmak olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, diplomasi ve müzakerelerin, sorunun kalıcı çözümüne, sert yaptırımlardan çok daha fazla yol açabileceğini söyledi. Sert yaptırımların ise halka zarar verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, sorunun diplomatik çözüm fırsatının kaçırılmaması gerektiğini dile getirerek, bu kapsamda Türkiye’nin diplomatik çözüm için her zaman devrede olacağını belirtti.

“TÜRKİYE’NİN AFGANİSTAN’A YARDIMLARI KARARLILIKLA SÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında Türkiye’nin Afganistan’daki faaliyetlerine ve Afganistan ile Pakistan arasında başlattığı üçlü görüşme mekanizmasına da yer verdi. Türkiye’nin Afganistan’a yardımlarının kararlılıkla sürdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ISAF’ın komutasını ikinci defadır Türkiye’nin yürüttüğünü kaydederek, terörizmle mücadele konusunda da Türkiye ve ABD’nin hem El Kaide hem de PKK terör örgütlerine karşı ortak mücadelesini ve iş birliğini daha da artırması gerektiğini belirtti.

“IRAK’TA TÜM KESİMLERİ KAPSAYAN BİR HÜKÜMET KURULMALI”

Cumhurbaşkanı Gül Irak konusunda da, Türkiye’nin Irak’ta tüm kesimleri kapsayan bir hükümetin kurulmasını istediğini, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin son dönemde giderek arttığını, pek çok anlaşma imzalandığını, Irak’ın siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini bildirdi.

“NÜKLEER SİLAHA TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül daha sonra, Dış İlişkiler Konseyi’nin Eşbaşkanı Robert Rubin’in İran’ın nükleer programına ilişkin yönelttiği soruları da cevaplarken, şunları söyledi: “Nükleer meseleyi biz hafife alan bir ülke değiliz ve kesinlikle bölgemizde nükleer silaha tahammülümüz yoktur, buna kesinlikle karşıyız, bunun bilinmesini isterim.”

İran’ın, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na üye ve NPT’ye taraf olduğunu ve karşılığında da şeffaf olması gerektiğini, şeffaf olmadığı için ortada bir problemin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Bu problem ya savaşla ya da diplomasiyle çözülür. Bizim bütün gayretimiz bu meselenin diplomasiyle çözülmesi. Bunu herkes ister ama biz bunu daha çok isteriz, çünkü bir savaş olursa bu bizim bölgemizde olacak, neticeleri bize olacak. Irak savaşı 1990’dan bu yana Türkiye’ye güvenlik, siyaset, ekonomik o kadar büyük problemler açtı ki, biz bu diplomasiyle hallolsun diye daha çok gayret sarf etmek zorundayız. Bizim tek amacımız bu” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN AÇTIĞI DİYALOG KAPISI

Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi: “Diplomatik gayretler konusunda Türkiye’nin kapasitesi var mı yok mu, herkes düşünsün, müttefikler içerisinde İran liderleriyle, İran dinî lideri de dahil oturup konuşabilen, onlarla samimi bir şekilde her şeyi konuşabilen, mesajları verebilen kim var? Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanından başka kim var, İran’ı bu diplomatik yola angaje edebilecek kapasitesi olan kim var? Yok başka. Biz bunu yapıyoruz, biz bunu değerlendiriyoruz, bunun yanlış anlaşılmaması lazım.”

“İNATLAŞMADAN BU MESELEYİ ÇÖZMEK LAZIM”

Cumhurbaşkanı Gül, ABD Başkanı Obama’nın BM’de yaptığı konuşmada diplomasi penceresinin açık olduğunu söylediğini hatırlatarak, “Bu pencere açıksa Türkiye bu fırsatı verdiği için bu diplomatik pencere açık, aksi takdirde İran, tarihi, kültürü büyük bir ülke, bir inatlaşmaya gidildiğinde her şeyi göze alıp, o da sonuna kadar gider. Ama bunun böyle olmaması lazım. Bizim yaptığımız şey bu yolu açmak, bu oylamadan bu güne işin içinde olanlar biliyor ki, iyi şeyler oldu, yakın gelecekte de iyi şeyler olacak, bunu biliyorum” dedi.

“Diplomatik çözüm işe yaramazsa ne olur” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin nükleer silaha kesinlikle karşı olduğunu yineleyerek, “Bölgede nükleer silah söz konusu olursa, İran ya da başka bir ülke tarafından, bunun Amerika’dan çok Türkiye için tehlikeli olacağını” söyledi.

2012’DE YAPILACAK NPT TOPLANTISI

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BM Güvenlik Konseyi’nin 1991 yılında kabul ettiği 687 sayılı karara göre Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılmasının öngörüldüğüne dikkat çekerek, bunun son derece kapsamlı olduğunu, İsrail’in güvenliğinin ve İran’ın kendi güvenlik algılamalarının da bunun içinde bulunduğunu, ancak nükleer silahlardan arınma konusunun 2012 yılında Obama’nın düzenlemek istediği NPT toplantısında ele alınması durumunda, bu konuya enerji sarf edilirse bu konuda netice alınabileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra izleyicilerin sorularını da cevapladı.

“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE AVRUPA’NIN STRATEJİK BAKIŞI ÇOK NOKSAN”

“Türkiye’nin AB üyeliği”ile ilgili bir soruya karşılık olarak Cumhurbaşkanı Gül, AB ile tam üyelik konusunun stratejik bir konu olduğunu, AB ile ilişkilerin 1960’larda, resmi müzakerelerin ise 2005 yılında başladığını söyledi. Türkiye’nin Gümrük Birliğine ise 15 yıl önce katıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, “Biz müzakere sürecini başarıyla bitirme azmindeyiz, bununla ilgili reformlar kararlılıkla devam ediyor. AB zaman zaman bu süreci yavaşlatıcı politik bir tavır alıyor. AB üyesi ülkeler o kadar çok iç politikayla meşguller ki, stratejik bakışları noksan, bunu açıkça söylüyorum, Avrupa’nın stratejik bakışı çok noksan. 50-60 sene sonrasını hiç düşünmeyen bir Avrupa var karşımızda, bunun böyle olmayacağı kanaatindeyim, bu değişecektir. Bu stratejik bakış geldiği anda bizim sürecimizi hızlandıracaklardır.” dedi.

“AB STANDARTLARI VE HUKUKUNU ADAPTE ETMEMİZ ADETA ENGELLENİYOR”

Türkiye’nin AB standartlarını yakalama konusunda azami gayret sarf ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül şöyle konuştu: “Biz otomatik şekilde girelim demiyoruz, biz ‘şartları yerine getirdikten sonra girelim’ diyoruz, ama bu şartları yerine getirme konusunda bizi engellememeleri lazım, şimdi engelliyorlar. Biz AB standartlarını, hukukunu adapte ediyoruz, bunu adapte etmemizi adeta engelliyorlar açıkçası, böyle şey olmaz.”

“AVRUPA’YA EN GÜVENLİ ENERJİYİ TAŞIYAN ÜLKE TÜRKİYE”

Türkiye’nin hâlâ AB ile enerji faslını konuşamadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Hâlbuki Avrupa’ya en güvenli enerjiyi taşıyan ülke Türkiye” dedi. AB’nin enerji konusunda en önemli konusunun enerji güvenliği ve çeşitliliği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun ikisini de Türkiye’nin yaptığını, Kafkaslar’dan, Orta Asya’dan Kazak petrolünün Türkiye’ye geldiğini, Arap gazının da Türkiye’ye geldiğini söyledi. Türkiye’nin İran’dan da doğal gaz aldığını söyleyen Gül, “Yarın İran ile ilişkiler normalleşirse İran da bütün kaynaklarını Türkiye üzerinden gönderecek” diye konuştu.

TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ BORU HATTI

Türkiye ile Yunanistan arasındaki boru hattının geçen yılki enerji krizine rağmen hiç kesilmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin enerji sıkıntısı çekmesine rağmen enerjiyi Yunanistan’a kesmediğini, ama bütün bunlara rağmen AB’nin bu önemli konuyu Türkiye ile konuşmadığını, politik nedenlerle çeşitli engeller çıkardığını, kendisinin de bunun karşısında, “'(Ben de siz biliyorsunuz) diyorum” dedi.

AVRUPA ve ABD’DE YAYILAN İSLAM KARŞITI AKIMLAR

Cumhurbaşkanı Gül, “Avrupa ve son dönemde ABD’de İslam’a karşı olumsuz duygular” ile ilgili bir soru üzerine ise artık herkesin her yerde yaşayabildiğini, “küresel bir köyden” söz edildiğini kaydetti.

İslamiyet’in Avrupa’ya yabancı olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 400-500 yıl boyunca Avrupa’da Müslümanlığın bulunduğunu, Avrupa’nın her yerinde camilerin olduğunu, bugün İslamiyet’e karşı tolerans olmamasının politik nedenlerden kaynaklandığını ve bunun tehlikeli olduğunu söyledi.

“AŞIRI DURUMLARA SESSİZ KALINMAMALI”

ABD’nin değişik dinlere ve inançlara karşı her zaman daha toleranslı olduğunu, ABD’nin böyle bilindiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ancak son dönemde ABD’de görülen olayların yine politik olduğuna inandığını, ama bu tür aşırıcı durumlara karşı da sessiz kalınmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

« Yeni Bir Küresel Dil Geliştirilmeli »

 

Columbia Üniversitesi’nde düzenlenen Dünya Liderler Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, küresel politikanın mimarisinin, eski dengelerin, felsefelerin değiştiğini kaydederek, bu süreçte yeni bir politik dil önerdi.

Birleşmiş Milletler 65. Genel Kurulu Genel Görüşmeleri vesilesiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Cumhurbaşkanı Gül, New York’taki temasları çerçevesinde son olarak Columbia Üniversitesi’ni ziyaret etti.

Columbia Üniversitesi’nde düzenlenen Dünya Liderler Forumu’nda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda son dönemde inanılmaz bir açılım ve serbestleşme yaşandığını belirterek, “5 yıl önce tabu olan konular bugün yüksek sesle konuşulabiliyor. Ama bu değişimin Türkiye’nin dışında tam olarak algılanıp algılanmadığından emin değilim” dedi.

TÜRKİYE’DE İNTERNET KULLANIMI

Medyada artık tekelleşmenin kalktığını ve kendi gündemleri ve güçleri olan pek çok medya grubu bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de 40’tan fazla ulusal, yüzlerce yerel TV kanalı, yüzlerce yerel ve ulusal radyo kanalı olduğunu, internet kullanımının rekor kırdığını kaydetti. “Türkiye, İngilizce konuşulan ülkelerden sonra Facebook kullanıcısı en yüksek ülke” diyen Cumhurbaşkanı Gül, kendi Twitter sayfasının sürekli takip edildiğini, Twitter’ın kendisi için, okuduğu basın raporlarından çok daha direk bir bilgi kaynağı olduğunu söyledi.

Türkiye’de internet açısından bazı sorunlar olduğunu, sayıları az da olsa bazı küresel sitelere ulaşımın sağlanamadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Bunun sansürle ilgisi yok. Bu, bizim vergi kanunlarımızın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Hem hükümeti, hem de Meclisi, bu kanunları en kısa zamanda güncellemeleri konusunda teşvik ediyorum. Türkiye bunu yapmakta gecikmeyecektir” diye konuştu.

İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Türkiye’de bugün pek çok Kürtçe yayın yapan özel TV kanalları dışında TRT’nin de Kürtçe yayın yapan kanalı olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’de bugün her konunun sınırlara tabii tutulmadan konuşulabildiğini, sorunların açıkça tartışılabildiğini, sivil toplumun giderek geliştiğini ve ülkede insan hakları, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin hakim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu noktaya gelmenin kolay olmadığını, Türkiye’nin bunun bedelini ödediğine işaret ederek, Türk toplumunun her kesiminin zor zamanlardan geçtiğini kaydetti.

“TÜRKİYE, DÜNYA ÇAPINDA BİR DEMOKRASİ OLMAK İSTEMEKTEDİR”

Konuşmasında, 12 Eylül’de gerçekleştirilen referanduma da değinen Cumhurbaşkanı Gül, 1980 askeri darbesinin ardından 30 yıl sonra Türkiye’nin önemli anayasal değişiklikler kabul ettiğini, yüzde 58’lik bir çoğunluğun kabul ettiği anayasal değişikliklerin entellektüellerden AB Komisyonuna, hukukçulardan dünya liderlerine kadar pek çok kişi tarafından takdir edildiğinin altını çizerek, “Bu referandumdan sonra siyasi partiler arasında yeni bir anayasa yapılması yönünde büyüyen bir görüş birliği olduğunu görmekten memnunum” dedi. Türkiye’nin yine de bu kapsamda yapması gerekenler olduğunu ve demokrasinin standartlarını yükseltmesi, kapsamını genişlettirmesi gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “İşimiz bitmedi. Türkiye, dünya çapında bir demokrasi olmak istemektedir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, Türkiye’nin iç ve dış politika gündeminde insan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine büyük önem verdiğine de vurgu yaptı.

ERMENİSTAN AÇILIMI

Ermenistan açılımına da değinen Cumhurbaşkanı Gül, kendisinin Erivan’a iki ülke milli takımları arasında oynanan futbol maçını izlemeye gittiğini, bunun geçmişe değil, geleceğe bakan bir « kilometre taşı » olduğuna dikkat çekerek, bu kapsamda Ermeni Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile geldikleri bu noktanın daha da ileriye gitmesi yönündeki umudunu korumak istediğini belirtti. Bugün hem komşu ülkelerde, hem de küresel ölçekte Türkiye’nin nüfuzunun olumlu yönde hissedildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin hareketlerinin dikkatle izlendiğini, bunun açık kanıtının New York’ta geçirdiği bu son hafta olduğunu ifade etti.

“TÜRKİYE’NİN BAŞARILI EKONOMİK GÖSTERGELERİ”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin 2009’daki ekonomik kriz dönemi hariç tutulduğunda, son 7 yılda, yıllık ortalama yüzde 7,5 büyüdüğünü, Türkiye’nin, dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olduğunu belirterek, Türkiye’nin başarılı ekonomik göstergeleriyle ilgili detaylı bilgi verdi.

“TÜRKİYE RÖNESANS BENZERİ BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR”

Türkiye’nin edebiyat, sanat, spor, eğitim ve bilimde de Rönesans gibi bir dönemden geçtiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, New York’ta kitapçılarda en iyi satanlar listesinde Türk yazarlarının kitaplarını, Soho’nun sanat galerisinde Türk sanatçılarının eserlerini görmenin mümkün olduğunu belirterek, “Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk son yıllarda Columbia Üniversitesi’nde ders vermektedir.” dedi.

Türk dış politikasının artık sadece bölgesel konulara odaklanmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin pek çok birliğe aktif üye olduğundan, gelişmekte olan ülkelere yardım ettiğinden söz ederek, BM Güvenlik Konseyi’nin sorumlu bir geçici üyesi olarak Türkiye’nin başarılı performansının zaten her şeyi anlattığını söyledi.

“KÜRESEL BAĞLAMDA YENİ BİR DİLİN GELİŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ”

Küresel politikanın mimarisinin, eski dengelerin, felsefelerin değiştiğini, dünyada « ülkelerin eksen kaymasından » söz edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “eksen”in kendisi sürekli değiştiğinden “eksen kayması” teriminin artık polemik olduğunu ifade etti. Doğu-Batı, Güney-Kuzey ya da 1. Dünya, 2. Dünya ve 3. Dünya gibi kategorilerin uygulanabilirliğini kaybettiğini belirterek, ”Türkiye olarak artık küresel bağlamda yeni bir dilin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Buna ‘Yeni Diplomasi Dili’ demek istiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Gül, bu yeni dilin güç paylaşımı ve iş birliğine dayanması, evrensel, çok kültürlü, çok boyutlu olması, ilkelere dayanması ve eski sınıflandırmaları kaldırması gerektiğine işaret etti.

Sözlerinin sonunda, Birleşmiş Milletler toplantılarının sonunda Türkiye’nin bu aktif dış politikasının geniş şekilde takdir edildiğini gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin adalet, eşitlik ve özgürlüğe dayanan daha iyi bir dünya için çalışmaya kararlı olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da cevapladı.

İSRAİL’LE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Gül, “Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı ve Türkiye ile İsrail arasındaki askeri bazı manevraların iptal edilmesi » konusundaki bir soru üzerine, Türkiye-İsrail ilişkilerinin birkaç ay öncesine kadar çok güçlü bir şekilde devam ettiğini, Türkiye’nin, İsrail devletini ve İsrail’in bölgedeki önemini en başından beri tanıyan ilk Müslüman ülke olduğunu, İsrail’le pekçok iş birliği ve anlaşma yaptığını söyledi.

Türkiye’nin Suriye ile İsrail arasında dolaylı görüşmeleri yürüttüğünü de belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu görüşmelerin belli bir olgunlaşma aşamasına geldiğinde Gazze’deki olayların çıktığını ve bunun Türkiye’yi çok etkilediğini belirtti.

Gazze’deki olayların canlı şekilde dünyaya yayınlandığını, Gazze’nin nasıl bombalandığını bütün dünyanın gördüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, ‘”Bundan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak mümkün değildir.” dedi. Türkiye ve İsrail’in ortak askeri manevralarının iptal edilmesinin de hep bu şartlar içinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek, bunun ardından da arzu edilmeyen bazı gelişmeler olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, bunların bizim tercihimiz olarak ortaya çıkmadığını söyledi.

“GAZZE, İSRAİL’İN DEĞİL, FİLİSTİN TOPRAKLARI İSRAİL’E AİT DEĞİL”

“Böyle bir yardım filosu (Türkiye’deki) ayrılıkçı Kürtler’e doğru gitmeye çalışmış olsaydı Türkiye o zaman ne yapardı.” sorusuna, “Burada doğru olmayan bir konu var, Kürtler bizim kendi vatandaşlarımız, bin yıldır beraberiz. Benim heyetimde kim Türk kim Kürt bilmiyorum. Bakanlar Kurulunda kim Türk, kim Kürt, ancak sorarsanız bilinir, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşlarıyız.” diyerek, demokratik standartların noksanlığı yüzünden farklı şikâyetler olabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, 1980’de askeri iktidar sırasında Kürtçe konuşmanın bile yasaklandığını, o dönemde demokratik standartların noksanlığından Kürt vatandaşlarla ilgili de sorunların yaşandığını belirterek, “Ama İsrailliler ve Filistinliler aynı millet değil, aynı milletin parçaları değil. Gazze, İsrail’in işgal ettiği topraklar. Gazze, İsrail’in değil, Filistin toprakları İsrail’e ait değil’. Oradaki mücadeleyle buradaki mücadele birbirinin aynısı değil” dedi.

“GAZZE’DEKİ AMBARGO SONA ERMELİ”

Gazze’deki ambargonun sona ermesi gerektiğini sadece Türkiye’nin söylemediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, Gazze’ye son yardım filosundan önce Yunanistan’dan, İngiltere’den de Gazze’ye yardım filolarının gittiğini, ABD Başkanı Obama’nın, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, BM’nin, Rusya’nın ve AB’nin bu ambargonun kaldırılması çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Terörizmin sadece Kürt vatandaşları arasından çıkmadığını, Türk vatandaşları arasında da terör örgütlerinin çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, dolayısıyla Gazze’deki konuyla bu konunun birbirinden çok farklı olduğunu vurguladı.

İRAN’IN NÜKLEER PROGRAMI

İran’ın nükleer meselesiyle ilgili bir soru üzerine bu konunun kendisine çok yöneltildiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin nükleer silahlara kesinlikle karşı olduğunu ve nükleer silah meselesini kesinlikle hafife almadıklarının altını çizerek, İran konusundaki sorunun çözümünde iki ayrı yol bulunduğunu, bunlardan birinin savaş, diğerinin de diploması olduğunu söyledi.

“AYNI TECRÜBELERİ BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMİYORUZ”

Irak’ta da 1990’da benzer durumun yaşandığını, Irak’taki istikrarsızlığın Türkiye için güvenlik sorunları ve Türk ekonomisine çok büyük sıkıntılar yarattığını hatırlatarak, Irak’a uygulanan ambargonun da netice vermediğini, sonuçta Irak halkının cezalandırıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Aynı tecrübeleri bir daha yaşamak istemiyoruz” diyerek, Türkiye’nin, sorunun diplomatik olarak çözülmesi için olağanüstü gayret sarf ettiğini kaydetti.

“TÜRKİYE MİLLÎ ÇIKARLARINI DÜŞÜNMEK ZORUNDA”

Türkiye’nin, elbette BM’nin İran’a yaptırım kararına uyacağını belirten Cumhurbaşkanı Gül, ancak bunun ötesinde bazı ülkelerin kendilerinin bazı ambargolar uyguladıklarını hatırlatarak, Türkiye’nin, örneğin İran’dan 10 milyar dolar gaz alması durumunda, bunun karşılığında ticaret yapması gerektiğini, yapmazsa bunun Türkiye’de 10 milyar dolarlık, hatta daha da fazla dış ticaret açığına neden olacağını bu yüzden Türkiye’nin milli çıkarlarını düşünmek zorunda olduğunu söyledi.

“TÜRKİYE ÇEVRESİNDE BİR NÜKLEER SİLAHA TOLERANS GÖSTEREN BİR ÜLKE DEĞİLDİR”

“Bütün bunlar bizim nükleer meseleyi hafife almamız anlamına gelmez, çünkü bizim komşumuzda eğer nükleer silah varsa, ‘İran da nükleer silah yaptı’ demiyorum ama bu bir tartışma, böyle şüpheler de var. Eğer herhangi bir komşumuzda nükleer silah söz konusu olursa onun en büyük tehdidi, uzaktaki başka kıtalara değil komşuya olur. Türkiye komşusunda ve çevresinde bir nükleer silaha tolerans gösteren bir ülke asla değildir.” diyen Cumhurbaşkanı Gül, BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, bütün bölgenin nükleer silahlardan arındırılmasıyla ilgili BM’nin 1991 yılında aldığı karardan ve bunun üstüne gidilmesi gereğinden söz ettiğini, bunun da İsrail’in güvenliği, Arap-İsrail barış meselesi ve bölgenin nükleer silahlardan arındırılması konuları kapsamında bir paket şeklinde ele alınması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırımlara karşı kullandığı oyun, bu meselede diplomasi yolunda mesafe katettirdiğinin de altını çizdi.

AB ÜYELERİNE ELEŞTİRİ

Cumhurbaşkanı Gül, AB üyelik sürecinde karşılaşılan en büyük sorunun ne olduğuyla ilgili bir soru üzerine, AB’ye tam üyelik konusunu Türkiye’nin stratejik bir konu olarak seçtiğini, bu konuda en büyük sıkıntının ise AB’nin vizyon noksanlığından kaynaklandığını ifade etti. Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını da söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bazı AB ülkelerinin, Türkiye’nin üyelik kriterlerini yerine getirmesini bile engelleyecek bazı politik davranışlara girdiklerine dikkati çekti. “Bunda AB Komisyonunu kastetmiyorum. Komisyon son derece dürüst, sağlam bir duruş içerisinde.” diyen Cumhurbaşkanı Gül, AB üyelerinin bir kısmının ise çok fazla iç politikaya odaklandıklarını, AB’nin 30 ya da 70 sene sonrasını düşünme vizyonunun AB’de noksan olduğunu belirtti.

“AB, TÜRKİYE’YE MÜZAKERE SÜRECİ İÇERİSİNDE PROBLEM ÇIKARTIYOR”

“Bugün dünyada büyük olup da oynamayan bir oyuncu var açıkçası, o da AB.” diyen Cumhurbaşkanı Gül, AB’nin Türkiye’ye müzakere süreci içerisinde problem çıkarttığını ifade etti. Aday ülkenin bütün AB standartlarını tamamladığında AB’nin bir karar aşamasına geleceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle dedi: “Ama bizim o karar aşamasına, yani standartlarımızı tam yükseltip o noktaya gelmemizden bir çekince var açıkçası. Bu müzakerelerde çok gereksiz engellerle karşı karşıya kalıyoruz, bizim hızımızı durdurma gayreti var AB’de.” Cumhurbaşkanı Gül, New York’taki temaslarını tamamlamasının ardından ABD’nin Boston kentine geçti.

« Türkiye’nin Gurur Kaynaklarısınız »

 

Boston’da, Türk akademisyenlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, “Aranızda dünya çapında temayüz etmiş ve çalışmaları okunan çok değerli kişiler var. Bir ülke için bundan büyük bir gurur kaynağı olamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, ABD’deki ikinci durakları olan Boston’da akademisyenlerle akşam yemeğinde bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Gül, 80’e yakın akademisyenin katıldığı akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, akademisyenlerle birlikte olmaktan çok büyük mutluluk ve gurur duyduğunu söyledi.  

“HEPİNİZ AYRI AYRI TÜRKİYE’NİN GURUR KAYNAKLARISINIZ”  

ABD’ye BM’nin 65.Genel Kurulu için geldiğini belirten Gül, “Sizler de uzun yıllardır burada olan insanlar olarak biliyorsunuz, BM Genel Kurulu olunca bütün dünyanın buluştuğu yoğun bir hafta geçiyor burada. Her ülkenin devlet başkanı, başbakanı, dışişleri bakanı muhakkak olmak üzere, herkes burada oluyor ve birçok görüşmeler, faaliyetler yapılıyor. İşte bu faaliyetleri yoğun bir şekilde bu hafta yaşadık. Ayrıca Türkiye açısından çok önemli başka bir nokta vardı. BM Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanlığını yaptık, tarihimizde ilk defa oldu ve bu vesileyle bir de Güvenlik Konseyi’nde zirve toplantısı düzenledik. Bu resmi toplantıların marjında da çeşitli düşünce kuruluşlarında, basında, üniversitelerde konuşmalar yaptık, işlerimizi, görevlerimizi tamamlayıp geçerken burada bir ara verdik, sizlerle buluştuk. Sizlerle buluşmayı çok anlamlı ve çok gurur kaynağı olarak ifade ettim, çünkü hepiniz ayrı ayrı Türkiye’nin gurur kaynaklarısınız, hepiniz ayrı ayrı olağanüstü değerlersiniz » şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’NİN BİLİM ELÇİLERİ

Boston’ın ABD’nin bilim ve entelektüel merkezi olarak bilindiğine, dolayısıyla buradaki üniversitelerde ders vermenin çok ayrıcalıklı bir görev olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “O bakımdan aranızda ayrı ayrı dallarda temayüz etmiş, sadece ülkemizde ya da bölgemizde değil, dünya çapında temayüz etmiş, bilinen, takip edilen, çalışmaları okunan çok değerli kişiler var. Bir ülke için bundan büyük bir gurur kaynağı olamaz » dedi.

“TÜRKİYE’NİN GÜCÜ VE PRESTİJİNE AYRICA PRESTİJ KATIYORSUNUZ”

Akademisyenlerin bu ayrı ayrı başarılarının Türkiye’nin gücüne ve prestijine de ayrıca prestij eklediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Tabii sizlere kolaycılığa kaçıp, ‘beyin göçü oldu, dolayısıyla bu kadar kıymetli insanlar Türkiye’ye gelin’ deme kolaycılığını göstermeyeceğim açıkçası. Tabii ki gelirseniz hepinizin başımızın üstünde yeriniz var. Türkiye’nin çok değiştiğini göreceksiniz. Ama kendi tercihiniz olarak burada durmaya ve burada öğretmeye devam ettiğiniz süre içerisinde ülkeyle olan irtibatlarınızı ne kadar canlı tutarsanız ve Türkiye’den gelen, ileride sizler gibi olacak gençlere ne kadar çok fırsat verirseniz ve bununla ilgili ne kadar çok özel gayret gösterirseniz, bundan da tabii büyük memnuniyet duyarız.” diye konuştu.

AKADEMİSYENLERE ÇAĞRI  

Bilim elçilerimizin ABD’de bulundukları süre içinde de bir şekilde Türk bilim dünyasına da çok büyük katkıları olacağına inandığın kaydeden Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun çeşitli çok elastik yolları vardır. Bunlar zaman zaman mevsimlik gidiş gelişler olabilir ya da başka bugünkü haberleşme araçları, imkânlar vasıtasıyla, Türkiye’de yine çok iyi üniversiteler var, orada dersler veya doktora öğrencileriniz olabilir, bunlarla ilgili çok güzel modeller geliştirilebilir. Sizler araştırma ve bilimle ilgili çalışmalarınızı yürütebilme açısından buradaki bütün imkânlara sahipsiniz, dolayısıyla bunlar bir şekilde Türkiye’deki Türk gençlerinin de hizmetine sunulabilir. Dolayısıyla çok seçkin bir gruba, buraya gelemiyorsa orada doktoraları yönetilebilir, sizlerle devamlı temas içinde olabilirler ve buradan bu işi yönetebilirsiniz. Onlar da yine mevsimlik buraya gelebilirler ve tekrar dönebilirler.  » şeklinde konuştu.  

ABD’DE ÖĞRENİMİNİ SÜRDÜREN TÜRK ÖĞRENCİLER  

Türkiye’den ABD’ye çok sayıda öğrenci geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Hatta elime verilen notlardaki bir raporda okudum. OECD ülkeleri içinde yine OECD rakamlarına göre Avrupa’da İngiltere, Fransa ve Almanya’daki öğrencilerin toplamından daha çok Türk öğrenci ABD’de mühendislik alanında doktora yapmış ve doktora yapıyor. Bu doğrusu önemli bir şey. Bu şüphesiz ki Türkiye’nin geleceğinde çok büyük etki yapacak” dedi.  

“TÜRKİYE’NİN ALGILAMASIYLA, TÜRKİYE’NİN GERÇEKLERİ GERÇEKTEN ÇOK FARKLI”  

Türkiye’nin çok değiştiğini ve bu inanılmaz değişimin bazen kafaları da karıştırabildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Bunu, New York’ta bulunduğum süre içerisinde, çok sayıda konuşma yaptım, çok sayıda toplantıya katıldım, BM dışında. Türkiye’nin algılamasıyla, Türkiye’nin gerçekleri gerçekten çok farklı. Türkiye resmi olarak çok farklı. Ama Türkiye’nin bugün yaptıklarıyla ilgili algılama da farklı. Bunları ne kadar çok konuşup anlatırsak ve Türkiye’nin aslında yaptığı her şeyin iyi ve iyilik yönünde olduğunu en iyi şekilde gösterirsek, inanıyorum ki herkes bundan mutlu olacaktır, çünkü Türkiye değerli bir ülkedir » şeklinde konuştu.  

ABD’nin dünyanın her bakımdan en büyük ülkesi, bilimin merkezi, bir süper güç olduğunu, Türk-Amerikan ilişkilerinin de çok önemli ve Türk dış politikasının temel direklerinden biri olduğunu vurgulayarak, burada yanlış anlamaların olmaması ve Türkiye’ye olan ilginin ve önemin devamlı artmasının da çok önemli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “O bakımdan inanıyorum ki hepinizin ayrı ayrı farkında olsanız da olmasanız da katkınız vardır. Çünkü burada nihayette sizin kendi alanlarınızda öne çıkmanız, ABD için çok büyük bir gurur kaynağı olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olduğunuz, Türkiye ile bağlarınız olduğu için, bizim için de aynı şekilde gurur kaynağıdır” dedi.  

“DAHA YÜRÜYECEK ÇOK YOLUMUZ, YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR”  

Türkiye’de iyi şeylerin olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Burada çok eski yıllardan beri olanlar çok iyi bilecekler, Türkiye genellikle krizler, negatif şekilde gündemde olurdu gazetelerde, televizyonlarda. Ama bugün baktığımızda, Türkiye her açıdan, gerek demokratik standartlar gerek hukuk devleti olma gerek ekonomi gerek entelektüel hayat, tüm bunlarda spordan, müziğe kadar çok büyük, güzel gelişmeler var. Burada şunu da söylemek istemiyorum, size toz pembe bir manzara çizmek istemiyorum, muhakkak ki tenkit edilecek yanlarımız vardır, muhakkak ki hala noksanlarımız vardır, bunları da açıkça konuşma cesareti var bende. Onun için daha yürüyecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. Ama genel olarak trende baktığımızda, olan şeylere baktığımızda, bunların hepsi çok sevindirici gelişmeler” dedi.  

AVRUPA’NIN EN SAĞLIKLI ÜLKESİ  

Dışarıdan da Türkiye’nin çok büyük bir ilgiyle takip edildiğine kaydeden Cumhurbaşkanı Gül New York’tayken BM’nin koridorlarında eski bir dostuna, bir devlet adamına rastladığını ve söz konusu devlet adamının, ‘eskiden Türkiye, Avrupa’nın hasta ülkesi olarak bilinirdi ama şimdi en sağlıklı ülkesi’dediğini belirtti ve  »Ekonomik başarılarımızı, büyümeyi, rakamları hep takip ettikleri için. Bunlar şüphesiz ki sizin için de gurur ve mutluluk kaynağıdır, çünkü insanın kendi ülkesiyle ilgili pozitif gelişmeler, dışarıda her zaman sizi sevindirecektir » dedi.