Dünya BiyoÇeşitlilik Günü’nde Türkiye!


Yarın, 22 Mayıs 1992’de kabul edilen Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ni anma günü. 32. yıl vesilesiyle yine nutuklar atılacak, bildiriler yayımlanacak. 2024’ün teması “Planın Parçası Olun”! Tüm paydaşlara biyolojik çeşitlilik kaybını durdurma ve tersine çevirme yönünde bir eylem çağrısı yapılacak. İyi de durum nedir? İklim kaosu süregelirken, Türkiye gibi bioçeşitlilikte zengin ülkeler gereken tedbirleri alıyorlar mı? İçinizde “güldürmeyin bizleri” diyenler mutlaka vardır. Kan ağlayanlar da! Başlarını sadece, Dilkaya Deltası’nın Tatlı Suyunun karışarak çevresel tahribata yol açan Van Gölü yönünde mi çevirecekler, yoksa % 70’lere varan biyolojik çeşitlilikteki azalma olan diğer bölgeleride mi haritada işâret edecekler?! Geleneksel hayvancılığı gerileten, Türkiye’deki otlakların verimsizleşmesi sorununu mu dile getirecekler?! AKP iktidarının çevre bakanlığına yüzlerini çevirip, ‘altın ve bakır madenlerinin bulunduğu Ardahan ve Kars suları ve meraları tehdit altında’ neler yapıyorsunuz, ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz, diye mi soracaklar! Kıyamet (!) yakınlaştırılıyorsa bu sadece siyasetçiler yüzünden değil, çevre konusunda vurdumduymaz davrananların da yüzündendir. Takdir-i ilâhi bahanesine arkasına da saklanmayın emi?!(nö)

***

Bulut Bagatır

Merhaba,

İklim Haber yeni bülteninde, her hafta Yeşil Mutabakat, fosil yakıt ve yenilenebilir enerji sektörleri ve yeşil iyileşme çerçevesinde yaşanan gelişmeleri bir araya getirip okuyucularına sunuyor. İşte geçtiğimiz hafta yaşananlar:

 

 

 

Dilkaya Deltası’nın Tatlı Suyu Van Gölü’ne Karıştı: Ekolojik Tahribat Çok Büyük

Van’da bulunan Dilkaya Deltası’nda tatlı suyun Van Gölü’ne akıtılması sonucu yüzlerce balık öldü, onlarca kuş türü yaşam alanını terk etmek zorunda kaldı. Suyun azalmasıyla sazlıklar da kurumaya yüz tuttu. Kentteki yaşam savunucuları ve STK temsilcileri yaşanan tahribata tepki gösterdi. ahribat günlerdir sürüyor. Kentteki yaşam savunucuları ve STK temsilcileri, yaşanan balık ölümlerine dikkat çekmek için sosyal medyada kampanya düzenledi. Van Barosu Çevre Ekoloji komisyonu hem alanda incelemelerde bulundu hem de ilgili kurumları önlem almaya davet etti. Komisyon tarafından yapılan açıklamada, “Dönemeç Sazlıkları ulusal öneme haiz sulak alanı kategorisindedir. Bu alan 12 Mayıs 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığının 25-26 sayılı kararıyla koruma altına alınmıştır. Yaklaşık 10 gün önce Van Gölü’nün tuzlu suyu ile bu sazlıkların bulunduğu tatlı suyu ayıran doğal set yerel halk tarafından tahrip edilip suyun tamamı göle aktarılmıştır. Bu tahrip ile koruma altında bulunan sazlıklar şuan kurumak üzere. Acil önlem alınması gerekmektedir. Burada yaptığımız ilk araştırmalara göre, sazlıkların yerel halk tarafından hayvanlarını otlatmak için kurutulduğu bilgilerini aldık. Kurumların ilk günden haberi olmasına rağmen yeterli ekipman olmaması bahanesiyle açılan yeri kapatamadıkları, bu haliyle tahribata engel olamadıkları duyumları almış bulunmaktayız. Çok acil önlem alınmalı aksi takdirde tatlı su çanağında yaşanan balık ölümleri, 450’ye yakın kuş türünün uğrak yerini kaybetmesi, kuruma nedeniyle sineklerin çoğalması ve bu nedenlerle hastalıkların çoğalacağı görülecektir” denildi. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

Türkiye’de Otlaklar Verimsizleşiyor: Geleneksel Hayvancılık Gerileyecek

Milyonlarca insanın geçim kaynağı olan geleneksel hayvancılık, iklim değişikliği nedeniyle tehdit altında. Yeni bir çalışmaya göre, Türkiye’nin de dahil olduğu Batı Asya’da kuraklıkların kuvvetlenmesi ve otlakların verimsizleşmesi, geleneksel hayvancılığa zarar verecek. Yerel halkların geçim kaynaklarını destekleyebilmek için geleneksel ekolojik bilgi birikiminden faydalanmak ve uyum önlemleri almak gerekiyor. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

Biyoçeşitliliğin Korunması için Herkes Harekete Geçmeli!

TEMA Vakfı, 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü için yayımladığı mesajında, biyolojik çeşitliliğin korunması için herkesi harekete geçmeye çağırarak sivil toplum, kamu ve özel sektör iş birliğinin önemine vurgu yaptı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Dünya’da tüm yaşamın birbirine bağlı olduğunu söyleyerek “İnsan faaliyetleri sonucunda 1970’den günümüze kadar biyolojik çeşitlilikteki azalma %68 oranına ulaşmıştır. Ancak bu endişe verici tabloyu tersine çevirmek mümkün. Daha az tüketerek, israftan kaçınarak, tamir ederek, dönüştürerek, paylaşarak, atıkları azaltarak, doğayı kirleten kimyasal kullanımından kaçınarak, iklimi koruyarak, doğadaki ayak izimizi azaltarak, doğal alanların korunması konusunda birlik olarak ve en önemlisi toplumsal duyarlılığımızı artırarak bunu başarabiliriz. Yapacaklarımız sadece bugünü değil, geleceğimizi de korumak demektir” dedi. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

Ardahan ve Kars’ın Suyu ve Meraları Maden Tehdidi Altında

Türkiye’nin önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Ardahan ve Kars’ı kapsayan Doğu Anadolu’nun verimli meraları, altın ve bakır madeni nedeniyle tehlike altında. Madenciliğe açılması planlanan arazi, Ardahan ve Kars’ı kapsayan 1/100 Bin Ölçekli Çevre Düzeni Planında kullanım sınırlaması getirilen Ekolojik Öneme Sahip Alan, Tarımsal Arazi Kullanımları ve Çayır Mera kullanımı için ayrılan bölgede yer alıyor. Projenin faaliyete geçmesinin ardından üç yıl içinde yaklaşık 463.685 ton kazı yapılması planlanıyor. Koza Altın İşletmeleri tarafından bölgede açılması planlanan altın ve bakır madeni için geçtiğimiz Aralık ayında ÇED süreci başlatıldı. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

Bankalar Paris Anlaşması’ndan Bu Yana Fosil Yakıtlara 7 Trilyon Dolar Aktardı

İklim kaosunun finansmanı üzerine yapılan araştırmaya göre, dünyanın en büyük 60 bankası, Amazon Ormanları’nın ve Kuzey Kutbu’nun yıkımına neden olan 4200’ü aşkın fosil yakıt şirketine, Paris Anlaşması’ndan bu yana yaklaşık 6,9 trilyon dolarlık doğrudan kaynak yarattığını gözler önüne serdi. Bu miktarın yaklaşık yarısı anlamına gelen 3,3 trilyon dolarlık bir bölümü ise fosil yakıt genişletilmesinde kullanıldı. Birçok banka, “Net Sıfır Bankacılık İttifakı”nın bir parçası olarak emisyonları düşürme sözü vermesinden çok değil sadece 2 yıl sonra, 2023’te fosil yakıt şirketlerine 705 milyar dolar aktardı. Rapora göre bunun 347 milyar doları da fosil yakıt genişletilmesine ayrıldı. 2023’te bu şirketlere aktarılan paranın %30’unu sağlayan ABD menşeili bankalar ise fosil yakıt üreticilerinin en büyük finansörü oldu. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

AB’de Fosil Yakıtların Elektrik Üretimindeki Payı İlk Kez Yüzde 25’in Altında!

Londra merkezli enerji düşünce kuruluşu Ember’in AB ülkelerinin nisandaki elektrik üretim ve talep verilerini analiz ettiği Avrupa Elektrik Değerlendirmesi raporu yayımlandı. Rapora göre, AB, fosil kaynaklardan elektrik üretiminde nisan ayında tarihi bir düşüş elde etti. Nisanda AB’nin elektrik üretiminin %23’ü fosil yakıtlarla yapıldı. Böylece geçen yıl mayısta %27 olan rekor düşük seviye geride bırakıldı. Geçen yıl AB’nin elektrik üretiminin %33’ü fosil yakıtlar kullanılarak yapılmış, üretimde güneş ve rüzgarın payı da %27 ile rekor seviyeye çıkmıştı. Fosil yakıtlardan güneş ve rüzgara geçiş 2024’te hız kazandı. Nisanda fosil yakıtlarla yapılan üretim geçen yılın aynı dönemine göre %24 azaldı. Hem kömür hem de gazdan elektrik üretimi keskin düşüş gösterdi. ☛ [Details/Ayrıntılar]

 

 

[Bültenin link eklentisiz hali ile diğer tüm haberler]

 

.

 

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.