5 Eylül 1795 – 5 Eylül 2013 !!


ABD – Osmanlı İlişkileri’nden, ABD – Türkiye Cumhuriyeti İlişkileri’ne…

cezayirli_hasan_paşa

MHP, TBMM’de “türbanlı” milletvekillerine itiraz etmiyor !!

***

Şüphesiz ki, dünyanın ve Türkiye’nin gündeminde Suriye bulunmaktadır. Bu konuda AKP iktidarının tam olarak ne yapmaya çalıştığını, neyin peşinde olduğunu, Türkiye’yi nasıl bir maceranın içine sürüklediğini bilmiyoruz.

Bilmiyoruz, çünkü her şey kapalı kapılar ardında yürütülüyor. TBMM’de grubu olan partilerin ve hatta AKP milletvekillerinin, bakanlarının bile aslında ne olduğundan bilgileri yok.
Dünya parlamentoları Suriye ile ilgili politikalarını belirlemek için toplanırken, açık tartışma platformlarında mesele tartışılırken, AKP iktidarının TBMM’ye bilgi vermemesi, Meclisi toplayarak muhalefeti dinlememesi anlaşılır gibi değildir.

‘Ben yaptım oldu’ mantığı ile dış politika yürütülemez. Kimden ne saklanmaktadır bilmiyoruz. Fakat ortada kesin bir gerçek vardır. Tıpkı Mısır’da, Irak’ta, Libya’da olduğu gibi Suriye’de de Müslüman’ı Müslüman’a kırdıracaklardır. AKP iktidarı da bu kıyımın taşeronluğuna gönüllüdür. Düne kadar Mısır’a işaret çakan, oradaki darbeden İsrail’i sorumlu tutan Sayın Başbakan, ne olmuştur da birdenbire Suriye için İsrail ile ittifak etmiştir? Bu nasıl bir iki yüzlülüktür? Bu nasıl bir omurgasızlıktır? Mısır’dakiler Müslüman’dır da, Suriye’dekiler Budist midir?

Bir TV kanalında ‘ustanın hikâyesinde’ göklere çıkarılan Sayın Başbakan; bu ikiyüzlü tavrıyla aslında ‘hikâyenin ustası’ olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bugün Ortadoğu’da yeni bir ‘kadastro’ planı devreye konulmuştur. Bu büyük ve stratejik coğrafya kadastrolanırken; ada, parsel, pafta hesapları da yapılmaktadır. Fakat tüm bu hesaplar; milyonlarca insanın acısı ve çocukların gözyaşları üzerinde yapılmaktadır. Irak’a, Mısır’a bakın, ne anlatmaya çalıştığımızı daha iyi anlarsınız.

Sayın Başbakan’ın Suriye konusunda ‘Sınırlı operasyon bizi tatmin etmez’ şeklinde bir açıklamada bulunmasının ne anlama geldiğini bilmiyoruz.

ABD bile ‘Sınırlı bir operasyondan’ bahsederken, Müslüman bir ülkenin Başbakanı, Müslüman bir ülkeye ‘geniş kapsamlı’ bir operasyon istemektedir. Bu nasıl bir zihniyettir, bu nasıl bir Müslümanlıktır?

Tüm bu süreçte barışın garantörü olması gereken Türkiye, ne yazık ki savaşı ister bir ülke konumuna getirilmiştir. Sayın Başbakan ‘savaş duası’ etmektedir. Daha önce Irak’taki ABD askerleri için dua eden Sayın Başbakan, Suriye’ye çağırdığı ABD ve İsrail askerleri için de dua ederse hiç şaşırmayız.

Kendi iktidarının ikbalini Suriye’de akacak kana bağlayan bir Başbakan’a Türkiye’nin onuru, istikbali ve çıkarları emanet edilemez.

AKP’nin itibarı umurumuzda değil ama Türkiye itibar kaybetmektedir. Düğün evinin tefçisi, yas evinin yasçısı bir Başbakan sayesinde, Müslüman ülkeler nezdinde bile itibarımız kaybolmuştur.

Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlar bile bulunamamışken, bu vahim konu bile gündemden düşmüşken; Türkiye’nin itibarından, büyüklüğünden ne yazık ki söz edemiyoruz.
Suriye’de akacak Müslüman kanından bile medet uman bir Türkiye’yi içimize sindiremiyoruz.

Sizlerle çok manidar tarihi bir olayı, sadece ‘tarih bilgimizi’ hatırlamak, ‘nereden nereye’ geldiğimizi görmek için paylaşmak istiyorum.
İnternetteki arama motorlarına ‘tarihte bugün 5 Eylül’ yazdığınızda karşımıza çok ilginç bir tarihi gerçek çıkıyor:

Bundan tam 218 yıl önce bugün, 5 Eylül 1795 tarihinde ‘Osmanlı – ABD Sözleşmesi’ adıyla bir anlaşma imzalanıyor. Bu sözleşmenin tarihsel arka planını kısaca özetlemek istiyorum: 1793 yılından itibaren uluslararası sularda dolaşan çok sayıda ABD gemisi, Osmanlılar tarafından ele geçiriliyor. Bunun üzerine Amerikan Kongresi, 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington’a 700 bin altına yakın harcama yetkisi veriyor.

5 Eylül 1795’te ABD, Osmanlı tehdidine karşı bir anlaşma yapmayı kabul ediyor. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir’deki esirlerin iadesi ve gerek Atlas Okyanusu’nda, gerekse Akdeniz’de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642 bin altın ve yılda 12 bin Osmanlı altını ödemeyi kabul ediyor.

Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, Kuzey Amerika adına Joseph Donaldson ve Osmanlı İmparatorluğu adına Cezayir Beylerbeyi Cezayirli Hasan Paşa imza koyuyorlar.

Bu anlaşma, ABD’nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzaladığı tek anlaşması olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödenmesini kabul eden tek ABD belgesidir.
Şimdi ne yazık ki; geçmişte vergiye bağladığımız donanmaları, bugün kendi coğrafyamızı düzene soksunlar diye çağıran bir ülke konumuna geldik. Bunun sorumlularını şimdilik tarihe ve milletimize havale ediyoruz. Zamanı geldiğinde milletimiz sandıkta gereğini yapacaktır.

Celal Adan
MHP Genel Başkan Yardımcısı

Tam metin.

Aynı konuda/Related:

    Laisser un commentaire

    Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.