![](https://yerelce.wordpress.com/wp-content/uploads/2024/03/head-16.png?w=468&h=110)
Makine duygulandırılsa bile, duygusu doğal değil sanal, insani değil mekanik olacaktır. Bilim, Evrenin olağanüstü yapısını ve işleyişini öğretirken; insan çoğunluğunun aldırışsızlığı, duyarsızlığı affedilir gibi değil. Sen varsan varlar, Sen yoksan yoklar. Evren sensin !
***
BİLİM KURGU BİLİM DUYGU
BİLİM KURGU Gelecek’ten şimdi’ye, şimdi’den dün’e akan zamanımız 3 boyutludur: Bilinmeyenden gelerek şimdi’de bilinirleşen gelecek zaman, şimdi’de yaşanan güncel zaman ve dünlerde biriken geçmiş zaman. Şimdi’nin ilerisi gelecek zaman, şimdi’nin sonrası geçmiş zaman. Edebiyat; yaşamımızı, günceli dünceli ile söze, sözden yazıya yansıtagelmekteydi. Gelecek zaman düşlerde, kehanetlerdeydi. Jules Verne adlı Fransız yazarı (1828 ile 1905) olan biteni yansıtmakla yetinmeyip; ileride olacakları düşleyerek yazılarında yansıtmaya başladı. Jules Verne’in eserlerinde ayrıntılarıyla anlattığı buluşlar ve makineler; gelişmekte olan Avrupa sanayisinin mühendislerine ilham kaynağı olurken, Bilim Kurgu edebiyatını da geliştirdi. |
BİLİM DUYGU
Bilim kurgu geliştirilen makinelerin edebiyatını yapmakla kalıyor. Oysa bilim sadece makineleri geliştirmez. İnsanı bilgilendirerek duygulandırır; duygusunu, düşüncesini, davranışını geliştirmesini sağlar. Bilim Kurgu Edebiyatına koşut, Bilim Duygu Edebiyatı olmalıdır.
Makine insandan çok ve çabuk yanlışsız bilgi edinebilir. Heyecansızdır, şaşırmaz, hayranlık duymaz, canlı değil mekaniktir. Makine duygulandırılsa bile, duygusu doğal değil sanal, insani değil mekanik olacaktır.
Kar taneciğini bile alaşağı eden yerçekiminin, tonlarca ağırlıktaki uçaklara nasıl yenik düşürüldüğünün şaşırtıcı öyküsü sokaktaki adama anlatılmalı, duyguları ve düşünceleri etkilenmeli, duyarlığı artırılmalıdır. Bilim, Evrenin olağanüstü yapısını ve işleyişini öğretirken; insan çoğunluğunun aldırışsızlığı, duyarsızlığı affedilir gibi değildir.
Bilim Duygu yazarları, şairleri herkesin anlayabileceği düzeydeki bilimsel ilginçlikleri edebileştirelidirler.
BİR KAÇ ÖRNEK
EŞSİZİZ: Bilimliler derler ki, Dünyanın başlangıcından bugüne kadar Dünyaya tıpkısının aynısı iki insan gelmedi; sonuna kadar da gelmeyecek.
Bunu yaptırabilen bilgi ve beceri hayranlık uyandırmaz mı? İnsana ne denli önem verildiğini kanıtlamaz mı? Bu olağanüstü bilgi beceri saygıyı ve sevgiyi hak etmez mi?
30.000 YIL SONRA ÖLMEK: Senin benim hepimizin teker teker vücudumuzda, aşağı yukarı 30 milyon kez milyon’ar (30.000.000.000.000) hücre var. Vücudumuzdan her saniye 1 hücre düşüp ölse; son hücremiz 30.000 yıl sonra ölür.
Bu bilgi’nin insandaki duygusu, düşüncesi, davranışı neler olabilir?
22 GÜN ÖMÜRLÜ ALYUVAR: Herkesin vücudunda 22 milyon kez milyon’ar (22.000.000.000.000) kan hücresi alyuvar var. Bunların her biri 22 gün yaşıyor. Ölen hücre açığını kapatmak için vücutlarımızda her gün 1 milyon kez milyon’ar (1.000.000.000.000) yani, saniyede 10 milyondan fazla hücre oluşuyor.
Bu bilgi’ni insandaki duygusu, düşüncesi, davranışı neler olabilir?
Ne dersiniz?
EVRENSİN SEN – GÜNLÜK VE ÖMÜRLÜK ÖMÜR
* * * * *
|
Filed under: AI, Çocuklar_Children, Culture/Kültür, Erol Erdoğmuş yazıları ve arşivinden, Eğitim, Felsefî Yazılar, Gelecegin_Dunyasi_Future_World, Gençlik-Youth-Jeunesse, Health-Santé-Sağlık, Ruh Sağlığı_Psikoloji, Science-Bilim, Social Issues, Türkiye, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, Universe_Evren_infinite, Şiir Pazarı_Poetry_Poésie, İç ve Dış Siyaset - Political Affairs, İnsanlık - Humanity |
Laisser un commentaire