Doğayı kuşatan oluşumların içeriğindeki sanat.


Zekâ ile elin birlikte çalışmadığı yerde sanatçı yoktur !
Leonardo Da VINCI

Ben bir sanatçıyım
Sevgi dağıtmaktır işim benim
Karanlıkları aydınlatmaktır
Savaşım benim
İşte bu yüzdendir ki
Çilelidir başım benim
Zalimlere atmak içindir
Elimdeki taşım benim
Güzelliklerle kucaklaşınca
İner yirmiye yaşım benim
Aşktır dostluktur
Pişirdiğim aşım benim

Erhan Tığlı

Sanatın Sesi.

***

Yaşama, konuşma ve yazma gibi sanatla anılan olgular, zamanımızın makineleşmiş çehresinde diğer unsurlarla geçmişe göre farklı gelişiyor. İnsan yasayışıyla ilgisiz, sevgiyi ön plana alamayan her şey gibi sanat da eksiklikleriyle anılıyor. Teknolojiyle boyutlandırılıyor, renklendiriliyor ve yeni anlatım tarzlarıyla sunuluyor.
Alışılan şeylerin içindeki ritmik unsurlar soluk kalırken zamana uygun çizgiler ön plana çıkıyor.
Ölümler yön değiştirme gibi hayatın içinde grileşerek, kirlilikler, karanlıklar şekilsizliklere dokunduruluyor.
Asıl olan sanatçının yaşadıkları ve hissettiklerinin aksettirilme tarzıdır. Müzik, yazı, resim, dizayn, fotoğraflar gibi; tiyatro ve sinemayla sergilenen renkler, biçimler, ritmler, sesler ve sözler uzaydaki uzantıları ve hareket- leriyle anlam kazanıyor.

Sanatçı uyguladığı alanda sanatıyla bağırabiliyor. Gözyaşlarını, acıyı, sevinci dile getirmek suretiyle rahatlarken başkalarıyla bunu paylaşma yolunda önemli adımlar atabiliyor. Çağın getirdiği süratle bunu en uzaklara kadar ulaştırabiliyor.
Çevre ve insan ilişkisi temel kurallarla gelişerek sanatı oluştururken farklı yapılanmalar da söz konusu oluyor. Sanat, sahipleriyle anılıyor ve ekoller de oluşturabiliyor. Bu yönde Picasso’yu tablolarından, empresyonizmi de öncülerinden tanıyoruz.

Sanat öğrenilenlerle gelişiyor; dizaynerler ergonomik faktörler ışığında tasarımlarını oluştururken psikolojik değerlendirmeleri akıllarından çıkarmıyorlar. Yenilikler ve buluşlarla bir değişikliği ortaya koymak ve bu alanda ekonomik destek elde etmek sanatçılara moral kaynağı oluyor. İnsanın kemik dokusunu andıran strüktürlerden esinlenerek uzay – kafes – kiriş sistemleri adıyla Eyfel gibi sanat harikaları oluşturuluyor.
İnsanı ve insana ait değerleri yücelten her şey gibi sanat da bu yönde etkileyici bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Sevimsizlikleri, haksızlıkları, rahatsızlıkları, çelişki ve çarpıklıkları konu alan sanat eserlerinin kaynağındaki insan sevgisi, sanat ve sanatçıya duyulan saygıyı geliştiriyor. Güzellikleri yansıtmak suretiyle izler bırakan birçok sanatçının isimlerinin unutulmaması sanatlarının yüceliğinden ve bu sebeple kendilerine duyulan ilginin devamından kaynaklanıyor.
Doğayı kuşatan oluşumların içeriğindeki sanat, âdeta incelikleri görmemize zemin hazırlıyor.

©Üzeyir Lokman ÇAYCI

Sanat Oluşumları

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.