Bayramlık: Yahudiler, Osmanlı, Türkiye ve İspanya; Kıssadan Hisse!


Yahudiler iyi bilirler, kendilerine kucak açan ilk, Osmanlı Sultanı II.Beyazid’dir ve Türk toprakları, sadece onlara değil, Hitler’den kaçanlara da sığınak teşkil etmiştir. İspanya boyutlu öyküsü de iyi bilinir Yahudilerce. Gırnata’nın İşgâli sonucu İspanya’dan kovulan Museviler’e “Sefarad” adı verilir ve bu sıfat, Aşkenaz olmayan tüm Yahudiler için de geçerlidir! Yahudileri kucaklayan İslâm 1492’de İspanya’dan, 1497’de Portekiz’den kaçan yüzbinlercesini ağırlayan, insanca yaşamalarına olanak sağlayan Türk topraklarının o demlerdeki idarecileri sayesindedir. Peki, yahudiler buna karşılık nasıl davranmışlardır?

***

Mehmet Akif Ersoy ne diyor Safahat’ın 7. Kitabı’nda;

Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
« Tarih »i « tekerrür » diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Kıssadan Hisse…

Tarihi en yakından yaşayan iki ülke: Türkiye ve İspanya!

OAS çıkışlı Türk’ün o engin deneyimlerini yadsımak mümkün mü?

Ya İspanya!

Musa Nusayr ve Tarık Ziyad ile İkinci YY başlarında gerçekleşen fetihlerin yaklaşık 8 asır sürecek İslâmiyet hakimiyetini yaşayan bir ülke değil mi?

Endülüs Emeviler Devleti, Gırnata’nın 1492’de işgâli sonucu sona ermedi mi!

Ama, başta El-Hamra Sarayı olmak üzere ülkede bırakılan sadece İslâm Mimarisi olmadı! “Sıcak Kanlı” iki ırkın tabiri caizse 8 yüz yıllık ve süregelen birlikteliği, İslamiyet’i bugün Hırıstiyanlık’tan sonra en yaygın ikinci din konumuna getirdiği gibi nüfusunun % 4’ünü de müslümanlardan oluşturuyor!

Yahudiler iyi bilirler, kendilerine kucak açan ilk Türk, Osmanlı Sultanı II.Beyazid’dir ve Türk toprakları, sadece onlara değil, Hitler’den kaçanlara da sığınak teşkil etmiştir. İspanya boyutlu öyküsü de iyi bilinir Yahudilerce.

Neden?

Gırnata’nın İşgâli sonucu İspanya’dan kovulan Museviler’e “Sefarad” adı verilir ve bu sıfat, Aşkenaz olmayan tüm Yahudiler için de geçerlidir!

Yahudileri kucaklayan İslâm 1492’de İspanya’dan, 1497’de Portekiz’den kaçan yüzbinlercesini ağırlayan, insanca yaşamalarına olanak sağlayan Türk topraklarının o demlerdeki idarecileri sayesindedir. II.Beyazid sonrası Fatih döneminde de Almanya’dan bir grup aralarına katılmıştır! Hitler, gözlerinin içine baka baka onları katlederken, Osmanlı sonrası Atatürk Cumhuriyeti de onlara kollarını açmıştır!

Peki, yahudiler buna karşılık nasıl davranmışlardır?

Gazze’deki Filistinliler’e karşı izledikleri politikalara uygun biçimde mi?

Türkiye ve İspanya boşuna değil bugün “Medeniyetler İttifakı”nı başlatan iki ülke değildir! Recep Tayyip Erdoğan ile dönemim mevkidaşı Zapatero tarafından 2005 yılında başlatılan ve BM tarafından da resmen benimsetilen bir girişimdir bu. Medeniyetler İttiffakı, İbn Haldun Üniversitesi ve diğer yan Enstitülerce de bugün yaşatılmaktadır.

Demek ki, geçmişten hisse kapmış, “ne masal şey” dememiş bu iki ülkenin örneği var önümüzde! Beş bin yıllık dönemin kendilerine düşen paylarına da bakıp, kıssa yarım hisse vermiş mi vermemiş mi demeksizin, hesaplamaksızın başta Netanyahu olmak üzere, bugüne kadar insanlıktan nasibini al(a)mamışlara dönerek diyorlar ki;

Tarih tekerrürden ibaret değildir, bizler ibret aldık ve tekerrürünü engellemek için mücadele ediyoruz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dönüş yolunda uçağında kendisine refakat eden gazetecilere yaptığı şu açıklamayı okuyunca nedense yukarıdaki satırlar dökülüverdi:

Bizler uzun zamandan beri, yaklaşan tehlikeyi işaret ediyorduk. Özellikle Avrupa’da yükselen ırkçılığın bir tehlike olduğunu, buna imkan verilmemesi gerektiğini söylüyorduk[Açıklamanın tamamı]

.

Ama, diyeceksiniz ki; ‘arkadaşım millet on günlük bayrak keyfini yaşamaya çıkmışken, ahkâm (!) kesmek ve huzuru bozmak (!) tek senin mi aklına geldi de « vıdı vıdı » edip duruyorsun?

Hayır ama, mesele; insanlığın tarifinin tam yapılamamış ve de “temel bina taşları” üzerine oturtulamamış olmasından kaynaklanmıyor mu?

Esasen, oturtulmuş olmasına karşın, kimler zaman zaman yıkmışlar ve yıkmaya devam ediyorlar sorusundan kaynaklanmıyor mu?

Bahçeli ne diyorlar?

Demografik istiklâl ve istikbâl elden gidiyor! ☛ [Details/Ayrıntılar]

Sormazlar mı kendilerine şimdi naçizane şu soruyu:

Allah’ın “Milliyet”i nedir?

Aksi kanıtlanmadığı sürece soylarından geldiğimize inandığımız Adem Babamız ile Havva Anamız’ın “Milliyetleri” neydi?

Yoksa, Suriyeli ve Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun tepkisini çeken diğer yabancı milliyetteki “insanlar”ın bizlerin bilmedikleri veya Diyanet’in sır gibi sakladığı bilgilerde yer alan “Milliyeti” de “Irkı” da başka bir “Yaradan”ın soyundan mı geliyor?

Ancak, gel de “Turan” istikameti ile yola çıkmış kafatasçı (!) “Türkçüler”e anlatıver bunları?

Değerli meslektaşım ve arkadaşımın son makalesinde uzun uzun anlattıktan sonra, “arşivlerde bir hafıza tazelemesi yapmanın yararlı olacağını düşündüm!” diye noktaladığı Türkiye’de “geniş toplum kesimlerinin infial içince tepki gösterdiği bir olay”ı anlattığı gibi! ☛ [Nevşehir’in evladına sahip çıkması]

Zira, bu olayda adı geçenler de ne yazık ki Bahçeli ve kendisinden öncekileri çok ama çok yakından ilgilendiriyor.

Ama, ne yazık ki bizim gibi “marjinaller” hem o demleri bizzat yaşadıklarından hem de taraf tutmaksızın analize ettiklerinden dolayı mıdır bilemem artık, “kuşkucu” travmalarını (!) bir türlü üzerlerinden atamıyorlar ve işin içine ne zaman “hamaset” giriyorsa, tüyleri (!) diken diken oluveriyor, « yalan-dolan » devam ediyor düşüncesiyle!

Bayramı, bayram gibi, kan dökmeden, hayvancıkları boğazlamadan bir gelenek olarak kutlayanların bayramları sağlıklı, huzurlu, neşeli, keyifli ve güzel geçsin! Elbette, Kurban Bayramı şeklinde kutlayan ve inançlarına saygıda kusur etmek aklımızdan bile geçmeyen müminlerin de Bayramları Mubarek olsun!

Nusret Özgül’ün diğer yazıları.

 

Laisser un commentaire

Ce site utilise Akismet pour réduire les indésirables. En savoir plus sur la façon dont les données de vos commentaires sont traitées.