***
ALINTI
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu, XVI. Yüzyıl Şairi
İNSANIN İNSANA ÜSTÜNLÜĞÜ SAVAŞI
İnsan insana üstün gelirse, kendini insanlara karşı güvende hissediyor. Niçin? Kişi kendini nasıl bilirse, herkesi öyle sanıyor. Kendilerinden üstün olmayanlara zarar verme eğilimindeki kimseler, başkalarından güçlü olurlarsa, kendilerini güvende hissediyorlar.
Doğası gereği insan için kendisinden değerli hiçbir kişi, nesne, olay, kavram yoktur. Kendinden başka değerler için canını verenler, o değerleri kendileri kadar değerli buldukları için canlarını vermişlerdir. Değerlenmek, ya da değerini korumak için insanoğlu; vatan haini, katil, hırsız olabilmektedir.
İnsan insanla; hemoglobinsiz, hilesiz üstünlük yarışında olmalıdır ki; kendini geliştirebilsin, iyi’ye –adil olana-, doğru’ya, güzel’e erişebilsin.
Oysa; insanoğlunun ömrü olan tarih, Ademzade Habil ve Kabil kardeşlerden bu yana, kanlı hileli savaşlarla geçmekte.
NEDİR TÜFEĞİ İCAT ETTİREN?
Köroğlu; kılıcının kan dökmede papucunu dama atan tüfekten yakınıyor, tüfek kullananı namert sayarak, galip sayılır bu yolda mağlup tavrıyla yenilgisini gizliyor. Neymiş? Yüz yüze kol menzilinde kılıçla savaşmak mertlik, uzaktan tüfekle ateş etmek namertlikmiş. İki ordu, iki kişi gibi düello etmiyor ki; eşit silah, eşit kural geçerli olsun.
Dahası, rahmetli annem Halise Erdoğmuş’un anlattığı masaldaki gibi, savaşılmasın reisler güreşsin. Anadoluya Türk göçleri sürerken, iki boy Gümüşhane’de, otlakların iyisini ele geçirmek için ellerini kılıçlarına atmak üzereyken; her iki tarafın aksakallıları derler ki: “iki boy savaşmasın. İki boyun reisleri güreş tutsun. Yenen iyi otlağı alsın” Öyle de olmuş. Küçükömer reis, iyi otlağı kazanmış, bir damla kan dökülmemiş.
Köroğlu şöyle düşünmeliydi:
“Tüfeği icat ettiren nedir?”.
1. Tüfeğe hissedilen ihtiyaç
2. Bu ihtiyacı karşılamaya yönelik düşünce ve kol emeği
3. Düşünce ve kol ücretini ve malzeme bedelini karşılayacak para
4. Para’nın kumandanı
Önemli olan silah tutan el değil, parayı tutan eldir.
Filed under: Adalet/Yargı/Hukuk/Justice, Culture/Kültür, Erol Erdoğmuş yazıları ve arşivinden, Temel Hak ve Özgürlükler/Fundamental Rights, İnsanlık - Humanity |
Laisser un commentaire